Examples of using Imtiyazı in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bugün bu tarihî mekânda… içinde bulunduğumuz bu muhteşem kalede… bana verilen bu imtiyazı… büyük bir onur ve gururla üstleniyorum.
Dead Space, Glen Schofield tarafından yaratılan, Visceral Games tarafından geliştirilen ve Electronic Arts tarafından yayımlanan bir medya imtiyazı.
Eylül 1856da İzmir-Aydın arasında demiryolu hattı inşa etme ve 50 yıllığına işletme imtiyazı ORCye verildi.
Kendi şirketine sahip oldu Çünkü savaştan sonra… babanın imtiyazı şirketin kıçını kurtardı,
Kamu görevlilerinin ahlaki imtiyazı, savcıların imtiyazı, kamu görevlilerinin kamusal hizmet kanunu
O küçük çocuğun imtiyazına çok sağlam el koydun.
Dizler… erkek imtiyazın her yerden sızdırıyor.
Şimdi imtiyaz için zaman.
Zenginlik ve imtiyazlı bir hayat yaşadım.
Ben Eyalet İmtiyaz Vergi Dairesinde görevli bir müfettişim.
Annanın imtiyazlı sevgisine sahip olan… Henrikin acısıyla kıyaslanamaz elbette.
İmtiyaz bile alırsın belki.
Senatörle imtiyaz satıyor, hakimler rüşvet alıyor. Herkes yapıyor.
Ama altyapı ve güvenliği imtiyaz bedeli sağlıyor.
Korumam gereken 1 milyon dolarlık imtiyaz var.
Izin verdin. Ve bu imtiyaz için… bir insanın onun ışığını söndürmesine.
Izin verdin. Ve bu imtiyaz için… bir insanın onun ışığını söndürmesine.
Çiftin imtiyazını artırıyor.
Seni seçtim çünkü imtiyazdan öte bir şeyle işlenmiş bir değer sistemi var sende.
Ama gerçek şu ki imtiyaz başlı başına bir tuzaktır.- Tamam.