KÜÇÜK BIR ARKADAŞ in English translation

a little friend
küçük bir arkadaş
küçük bir dostum
a little company
küçük bir şirket
biraz arkadaşlık
küçük bir arkadaş
ufak bir şirket
a little friendly
arkadaşça
biraz dostça
azıcık dostane
küçük bir arkadaş
little fellow
küçük dostum
küçük adam
küçük arkadaş
kısa bir adamın
küçük olan grayson şu barda duran adam
ufak dostumuz
ufak arkadaşımız
küçük çocuk
minik arkadaşım

Examples of using Küçük bir arkadaş in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Küçük bir arkadaşın var mıydı, küçük bir yardakçın?
Did you have a little friend, a little accomplice?
Colt! senin için küçük bir arkadaşım oradaki bagajda!
A little friend for you out there in the trunk.- Colt!
Vay canına, küçük bir arkadaşın var.
Wow, I see you have got a little friend.
Vay canına, küçük bir arkadaşın var.
Oh, wow, I see you have got a little friend.
Ara sıra uğrayan küçük bir arkadaşım var.
I have a little friend who comes over sometimes.
Paslı, küçük bir arkadaşta böyle bir fırsat buldum.
In a rusty, little friend. I found one such opportunity.
Paslı, küçük bir arkadaşta böyle bir fırsat buldum.
I found one such opportunity in a rusty, little friend.
Burda adı Stewart olan küçük bir arkadaşımız sizde.
Y'all got a little friend of ours named Stewart up there.
Eninde sonunda, ama şu anda küçük bir arkadaşa ihtiyacım olabilir.
I could use a little company. Eventually, but right now.
Eninde sonunda, ama şu anda küçük bir arkadaşa ihtiyacım olabilir.
Eventually, but right now, I could use a little company.
O zeki küçük bir arkadaştır.
He's a smart little feller.
İşler gerçek olana dek… küçük bir arkadaşlığın yanlış bir tarafı yok.
Until the real thing comes along. There's nothing wrong with a little companionship.
İşler gerçek olana dek… küçük bir arkadaşlığın yanlış bir tarafı yok.
There's nothing wrong with a little companionship until the real thing comes along.
Küçük bir arkadaşı ziyaret edeceğim.
I'm about to pay a visit to a little friend.
Dylanın yüzmek için küçük bir arkadaşı olacak.
Dylan's gonna have a little buddy to come swimming with.
İzlenmesi zor küçük bir arkadaşsın.
You're a tough little fella to track down.
Sen iyi küçük bir arkadaşsın.
You're a fine little fella.
İhtiyacı olan tek şey küçük bir arkadaştı.
Maybe all he needed was a little company.
Yani bir kez küçükken bir arkadaşından çok kötü dayak yemiş.
I mean, he was beat up pretty badly by a friend of his when he was little.
Ne getirirse beni mutlu edecek, ama birlikte oynayabileceğim… küçük bir arkadaşım olsa daha çok sevineceğim.
Little friend of my own to play with. It would be nice, though, if I had a.
Results: 51, Time: 0.0418

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English