KAÇIRMAK in English translation

to miss
bayan
kaçırmak
özlemeye
miss
ıskalamak
özlenecek
kidnapping
kaçırılma
kaçırmak
bir kaçırılma
adam kaçırma
kaçırılma olayı
to kidnap
kaçırmaya
kaçırıp
to abduct
kaçırmaya
to lose
kaybetmek
kaybedecek çok
yitirmek
kaçırmak
miss
taking
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
smuggling
kaçırdığım
kaçakçılık
gizlice
sok
hijacking
kaçırma
gasp etmesinde
çaldın
ele geçirmen
bu kaçırılan
to elope
kaçmaya
evlenmeye
kaçırmak
the abduction

Examples of using Kaçırmak in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Böyle büyük bir toplantıdan kaçırmak kolay bir iş değil.
Kidnapping from such a big gathering is not an easy job.
Onu gözden kaçırmak istemiyorum. Ara beni.
I don't want to lose eyes on her. Call me.
Aynı şekilde Piperı kaçırmak ve… sana yalan söylemek programlandım.
In the same way that I was programmed to to kidnap Piper and to lie to you.
Declanı kaçırmak Gerace ile ona başka ne kazandırır ki?
What else would she and Gerace have to gain from taking Declan?
Eğer Simranı kaçırmak isteseydim, bunu çoktan yapardım.
If I wanted to elope with Simran, I could have done it already.
Odamdaki yabancı adam beni kaçırmak istiyor!- Baba!
The strange man in my room wants to abduct me- Daddy!
Bu kaçırmak istemediğim bir görev.- İyi durumda.
This is one mission that I don't want to miss. Is fine.
Uçak kaçırmak?
Hijacking a plane?
Bir Hıristiyanı kaçırmak, kanun kaçağı barındırmaktan da beter?
That's worse than harboring a fugitive. Kidnapping a Christian?
Tabloyu içeri kaçırmak.
Smuggling a painting in.
Neyin önemli olduğunu gözden kaçırmak çok basit.
It's so easy to lose sight of what's important.
Çünkü eminim senin çocuğunu kaçırmak istememiştir.
Because I'm pretty sure he didn't mean to kidnap your baby.
Küçük kızları kaçırmak ve taciz etmek mi?
The abduction and rape of a little girl?
Lylayı kaçırmak, bu senin fikrindi, Oliver.
Taking Lyla, that was your idea, Oliver.
Çocukları kaçırmak, manipule ve kontrol etmek daha kolay.
Children are much easier to abduct, manipulate, and control.
Neden bu gece? Kaçırmak istemediğim bir parti var?
There's, like, this party I didn't want to miss. Why tonight?
Bir hıristiyanı kaçırmak, kaçağa yataklık etmekten beter?
That's worse than harboring a fugitive. Kidnapping a Christian?
Gemiyi kaçırmak planın bir parçası.
Hijacking the ship is part of a plan.
Ben de bir gün kendimi açıklama fırsatını kaçırmak istemem.
I don't want to lose the chance to explain myself someday.
Demek hayatının aşkı ve onu kaçırmak istiyorsun öyle mi?
And you want to elope with her? So she's the love of your life?
Results: 1305, Time: 0.0737

Top dictionary queries

Turkish - English