to lift
kaldırmaya
kaldıracak
kalkmaya to remove
çıkarmaya
kaldırmak
silmek
çıkaracak
almaya
sökmenin
çıkartmak için
uzaklaştırmak için
aldırmak için raise
zam
büyütmek
toplamak
kaldır
kaldırın
yükselt
yetiştirmek
yükseltin
büyüteceğim
arttır to take
almak
götürmek
almanı
alıp
götürecek
alacak
kabul
ele
atmak
çıkarmak to pick up
almak
toplamak
tavlamak
alacağım
kaldırmaya
açmaya
ayartmaya moving
hareket
hamle
yürüyün
taşınmak
kımılda
kıpırda
çekilin
çekil
yürü
taşı to abolish
kaldırmak
lağvetmek
feshetmek
kaldıracağım
ortadan kalkacak to eliminate
ortadan kaldırmak
etmeye
elemeye
etmek için
öldürmeye
bertaraf etmek
ortadan kaldıracağınız
elimine
çıkanları yok etmek için
saf dışı etmek için to get
almaya
var
bulmaya
gitmek
getirmeye
alacağım
ulaşmaya
elde etmek
girmek
yakalamaya to put
koymak
koyacak
sokmak
atmak
bırakmak
yerleştirmek
üzerine
tıkmak
eklemek
takmak to dismantle to rouse to levitate
Kılıcını kaldırmaya cüret mi ediyorsun? You dare raise a sword at me? Birkaç sene önce çıkarılan bir yasa bizi gözaltı programımızı kaldırmaya mecbur etti. A lawsuit a few years back forced us to eliminate our detention program. Efendim? Mevcut hükûmet idam cezasını kaldırmaya söz verdi. Excuse me? The current government promised to abolish the death penalty. Cephanesinde bütün gezegeni ortadan kaldırmaya yetecek patlayıcı vardır. There's enough explosive in its armoury to take out the whole planet. Hayır, barın birinden bir kız kaldırmaya çalışmayacağım. No, I'm not gonna try to pick up a woman in a bar.
Saçının arkasını biraz kaldırmaya çalış. Try moving the hair back a little. Sandalyeleri kaldırmaya , Profesör. To put the chairs back, Professor.Kimmiş o kardeşimize el kaldırmaya cüret eden? Who was it that dared raise his hand at our brother? Tıpkı bir kediyi kanepeden kaldırmaya çalışmak gibi. Like trying to get a cat off the couch. Ana avantajını yüzyıllarca kaldırmaya çalıştılar. They tried for centuries to eliminate its main advantage. Başkan idam cezasını kaldırmaya söz verdi. The president has promised to abolish the death penalty. Güvey sabahleyin seni kaldırmaya geldiğinde, yatağında ölü bulacaklar seni. When the bridegroom in the morning comes to rouse thee from thy bed, there art thou dead. Sandalyeleri kaldırmaya , Professor. To put the chairs back, Professor.Malik bize bir askeri helikopter kaldırmaya çalışıyor. Malik's trying to get a military chopper up to us. Pekala. Arthur kadeh kaldırmaya ne dersin? Right, let's… Arthur, let's raise a toast, eh? Onu garaja kaldırmaya çalıştım ve kötü hissettim. Like I tried to put her in the garage and I felt bad. Rahatla, odaklan, küreyi kaldırmaya çalış. Relax, focus, try to levitate the sphere. Reich, Knoxu kaldırmaya çalış. Reich, try to rouse Knox. Acımasız Lucius Vorenus benim yanımdayken bana el kaldırmaya kim cesaret edebilir? Who will dare raise a hand to me? Bu, CİA Müdürünü yataktan kaldırmaya yeter. Should be enough to get the director of the CIA out of bed.
Display more examples
Results: 290 ,
Time: 0.0898