KORKU IÇINDE in English translation

in fear
korku
korkarak
kork
in terror
dehşet içinde
korku içinde
dehşetle
terör
içinde yaşamak taht oğluna her gün , her an korku
on in horror
korku içinde

Examples of using Korku içinde in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Her gün, her an Taht oğluna kalacağı için… korku içinde yaşamak.
Because your son is heir to the throne. To live in terror every moment of every day.
Korku içinde çığlık atıyor. Bir grup fil kovalayan geriye dönük tablolar.
Bunch of elephants cowering on backward tables, shrieking in horror at the sight of my rodent family.
Akıl, omurilikle bağlantı kuramayıp… korku içinde irkilmene sebep oluyor… ama aslında böyle aptalca hareket ettiğini izleyebildiğin ama kontrol… edemediğin için ilginç geliyor.
The mind recoils in horror, which is interesting because you can actually watch yourself unable to communicate with the spinal column.
Akıl, omurilikle bağlantı kuramayıp… korku içinde irkilmene sebep oluyor… ama aslında böyle aptalca hareket ettiğini izleyebildiğin ama kontrol… edemediğin için ilginç geliyor.
Unable to communicate with the spinal column, The mind recoils in horror, which is interesting because you can actually watch yourself.
Ancak adadaki hakimiyetlerine rağmen, Onları korku içinde yaşatan bir yaratık vardı.
Yet despite their mastery of the island, there was one creature they lived in awe of.
İyi bir istihbaratla bu rezil hazırlıktan… korku içinde titreyerek… ve solgun politikalarıyla.
divert the English purposes. of this most dreadful preparation, shake in their fear.
Marius bizi birer birer avlarken, bu duvarların arkasında korku içinde bekleyelim mi?
Should we cower in the safety of these walls… while he picks us off one by one?
Hayatını korku içinde yaşıyorsun, Sen kendini… şu korkusuz büyük kovboylar gibi görüyorsun ama işin aslı,
You live your life in fear. You think that you're this… this big, fearless cowboy, but the truth is… the truth
Böylece şehirde korku içinde( çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir
The next morning he proceeded to the city in fear and looking around as one apprehensive of danger when all of a sudden,
Ama bedeninin yavaş yavaş kendine ihanet edişini… korku içinde izleyen bir Parkinson hastası…
Like the Parkinson's patient… who watches on in horror as her body… slowly betrays her, or the man with
Ama bedeninin yavas yavas kendine ihanet edisini… korku içinde izleyen bir Parkinson hastasi… veya gözleri gittikçe sönen bir makula dejenerasyonu hastasi gibi… ben de kendimi iyilestirmek istiyorum… zayiflik barindirmayan bir dünya yaratmak istiyorum.
Whose eyes grow dimmer each day, I long to fix myself. body slowly betrays her, or the man with macular degeneration Like the Parkinson's patient who watches on in horror as her.
İşin doğrusu… bu insanlar çok uzun zamandan beri korku içinde yaşıyor… ve sana bir şey söyleyeyim, Millie artık hiçbir şeyden korkmuyorum!
The fact of the matter is that people have been living in fear of that man for far too long, and I can tell you something, Millie- I am not afraid any more!
Ama bedeninin yavaş yavaş kendine ihanet edişini… korku içinde izleyen bir Parkinson hastası… veya gözleri gittikçe sönen bir makula dejenerasyonu hastası gibi… ben de kendimi iyileştirmek istiyorum… zayıflık barındırmayan bir dünya yaratmak istiyorum.
Whose eyes grow dimmer each day, I long to fix myself. slowly betrays her, or the man with macular degeneration Like the Parkinson's patient who watches on in horror as her body.
Her zaman korku içinde hissediyorsun. Kalmak istiyorum
I always feel in fear. I want to stay
Ama bedeninin yavaş yavaş kendine ihanet edişini… korku içinde izleyen bir Parkinson hastası…
But like the Parkinson's patient who watches on in horror as her body slowly betrays her, or the man with Macular Degenerations,
Ama bedeninin yavaş yavaş kendine ihanet edişini… korku içinde izleyen bir Parkinson hastası… veya gözleri gittikçe sönen
Like the Parkinson's patient who watches on in horror or the man with macular degeneration whose eyes grow dimmer each day,
Korku içinde.
In fear.
Korku içinde emekleyecekler.
Crawling away in fear.
Korku içinde ağlıyordu.
She was crying in fear.
Korku içinde gitmiş.
Gone in a funk.
Results: 1474, Time: 0.0357

Korku içinde in different Languages

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English