Examples of using Kovala in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Sen bir hayalet kovala.
Ben de buradan gidebileyim ve seni de yanımda götürebileyim. Sen bir hayalet kovala.
yanımda götürebileyim. Sen bir hayalet kovala.
O zamanki yoldan git, önlerine çık ve onları bize doğru kovala.
Bir gece kadar karanlık sokakda biraz adam kovala ve elindeki o küçük nesneyle!
‹‹Efendinin adamlarını al ve onu kovala. Yoksa kendine surlu kentler bulup bizden kaçar.››.
Ben kovalamaca oynamak istedim.
Ejderhayı kovalıyorsun, değil mi?
Outisi kovalamaktan bıktım, hep gerisinde olmaktan.
Petrol sahasında koşmaca kovalamaca, babam gibi.
Eğer 5 saniye karı kovalamayı bıraksaydın bunun hiçbir önemi kalmayacaktı.
Hayvanları kovalamanın zevkini bana gösterdi.
Kızları mı kovalıyorsun, Orpheus?
Kuyruğunu kovalamayı bırakıp hayatın tadını çıkarmanın sırası değil mi?
Kovalama yakında olabilecekleri anlamına geliyor yine de.
Hayalet tanker vagonlarını kovalıyorum. Tanker vagonlarını değil. Delil peşindeyiz.
Kovalamaca oynayalım.
Kurtuluşu kovaladım ama bulamadım.
Bana Pete karısını pompalıyla kovaladı demiştin, doğru mu?
Aradığı zaman Dollyi kovalamanın tamamen senin aptal fikrin olduğunu söyleyebilirsin.