KRIZININ in English translation

crisis
kriz
buhran
bunalım
attack
saldırı
saldırmak
atak
krizi
krizi geçirdi
saldırır

Examples of using Krizinin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Delors Avrupalı liderleri, Yunanistanın ülke borcu krizinin yaklaşık 18 ay önce ortaya çıkmasından bu yana'' gözlerinin önünde gerçeği görmemekle'' ve geçen ayki kriz görüşmelerinde kararlaştırılan tedbirleri uygulamada ayak sürümekle'' eleştirdi.
Delors criticised European leaders for failing"to see the reality in front of their eyes" ever since the Greek sovereign debt crisis erupted about 18 months ago, and for dragging their feet on the implementation of measures agreed on during crisis talks last month.
borç krizinin avro para birimini kullanan 17 ülkeye de yayılmasını önlemek için, avro bölgesinin kurtarma fonu olan Avrupa Mali İstikrar Fonunun( EFSF) en az 1 trilyon avroya yükseltilmesi de öngörülüyor.
to prevent the debt crisis from spreading across the 17-nation club of EU nations using the euro.
Kırım krizinin ardından, Ukraynalılar Zorya-Mashproekt tarafından sağlanacak deniz gaz türbinlerinin Rus Deniz Kuvvetlerine tedarikini reddetti
Following the 2014 Crimean crisis, the Ukrainians refused to supply the Russian Navy with marine gas turbines from Zorya-Mashproekt, and so Saturn has
Atlantikin her iki yakasında da bankacılık sektörünü karışıklığa sürükleyen subprime( düşük gelir grubu) krizinin ardından, Citigroup
Following the subprime crisis that threw banking into turmoil on both sides of the Atlantic, for instance,
Muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti genel başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Mircea Geoana Reuters ajansı tarafından aktarılan sözlerinde,'' ABye üye olmak ve sel krizinin üstesinden gelmek için son ana kadar mücadeleyi bırakmamak zorundayız,'' dedi.
We have the obligation to fight until the last moment for admission to the EU and to get over the floods crisis," Reuters quoted the head of the opposition Social Democratic Party, former Foreign Minister Mircea Geoana, as saying.
Türkiyenin ihtiyatlı tepki verdiğini, ancak'' mülteci krizinin Başbakan Erdoğanın elini siyasi açıdan zorladığını'' söyledi.
Turkey reacted cautiously but"the refugee crisis has forced Prime Minister Erdogan's hand politically," William Hale, SOAS Emeritus professor told SETimes.
öncü rol oynayacağını söylerken, ülkesinin Balkan ülkesinin içinde bulunduğu borç krizinin avro bölgesindeki ilk temerrüdü tetiklemesini önleme çabalarına verdiği desteği dile getirdi.
mapping out a way forward for Greece, US President Barack Obama said on Tuesday(June 7th), while pledging his country's support for efforts to prevent the Balkan nation's debt crisis from triggering the first default in the eurozone.
Avrupalı ve IMF uzmanları Atina ile anlaşma yapmaya çalışırken -ve ABden üst düzey yetkililer Yunanistanın temerrütten kurtulmasına yardım etmeye olan bağlılıklarını dile getirmeye devam ederken- borç krizinin yayılabileceği yönündeki korkular da yayılıyor.
While European and IMF experts scramble to forge a deal with Athens-- and top EU officials continue to voice their commitment to helping Greece avoid default-- fear is spreading that the debt crisis will spread as well.
Bir ölüm istatistikleri insanlar yoksulluk içine iri nedenlerle bir dizi için rise Yani bankacılık krizinin değil yoksul, olma konusunda insanları öldürmek de öyle.
The mortality statics of people who go into poverty rise hugely for a whole range of reasons, so the banking crisis isn't just about becoming poorer, it's about killing people as well.
Swiftin bir türden 20li yaş krizinin tam ortasında olup olmadığını sorguladı.
stir what feels like the beginning of a backlash" and questioned whether Swift was in the midst of a"quarter-life crisis.
Programın hedeflerinin'' kamu harcamaları yönetimini güçlendirmek, krizin yoksullar ve savunmasızlar üzerindeki etkisini hafifletmek ve mevcut ve potansiyel güçsüzlükleri ortadan kaldırarak bir iç finans sektörü krizinin risklerini en aza indirmek'' olduğunu söyledi.
Its aims are"to strengthen public expenditure management, to cushion the impact of the crisis on the poor and vulnerable, and to minimise risks of a domestic financial sector crisis by addressing current and potential vulnerabilities", he said.
Ve eğer dil gerçekten görsel hızsızlık krizinin çözüm yoluysa,
And so if language really is the solution to the crisis of visual theft,
Avro Bölgesi krizinin halkın Avrupa projesinin hayatta kalıp kalmayacağı konusundaki şüphelerini artırdığını savunan Bobiç,
The Eurozone crisis has increased citizens' doubts whether the European project will survive, Bobic argued,
tarihinin en büyük nakit krizinin içerisindeyken, şirketin ürettiği ürünün Coartem üretmek için dünya standartlarında olduğunu kanıtlamasına 10 gün kalmıştı.
10 days away from proving that the product they produced was at the world-quality level needed to make Coartem, when they were in the biggest cash crisis of their history.
Batı Almanyanın Bundesgrenzschutz sınır muhafızları ve bazı Batı Alman polis birlikleri Stahlhelmi stoklarında tuttu( polis birimleri, 1972de Kara Eylül rehine krizinin görüntüleri sırasında miğferi giydikleri görülebilir) ve Fallschirmjäger varyantı GSG 9 tarafından bir süre kullanıldı.
West Germany's Bundesgrenzschutz border guards and some West German police units kept the Stahlhelm in their inventories(police units can be seen wearing them during footage of the Black September hostage crisis in 1972), and the Fallschirmjäger variant was used for some time by the GSG 9.
Ve eğer dil gerçekten görsel hızsızlık krizinin çözüm yoluysa,
And so if language really is the solution to the crisis of visual theft,
Terörist krizinin ortasındayız.
We're in the middle of a terrorist crisis.
Bir aile krizinin ortasindayim.
I'm in the middle of a family crisis.
Kalp krizinin tüm belirtileri.
All the symptoms of a heart attack.
Bu kalp krizinin sebebiyse.
If it's causing this heart attack.
Results: 22467, Time: 0.026

Top dictionary queries

Turkish - English