Examples of using Kuruntu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Eğer o kadar kişi senin umursamaz, kuruntu dolu eylemlerinden dolayı ölmeseydi vicdani gaddarlığın daha ikna edici olabilirdi Non.
Bütün bildikleri, kendilerine anlatılan birtakım kuruntu ve uydurmalardır. Onlar sadece bir zan içindedirler.
Bir şey olduğu yok… hüsnü kuruntu yapıyorsun, olabilecek en kötü şeyi düşünüyorsun…
Bütün bildikleri, kendilerine anlatılan birtakım kuruntu ve uydurmalardır. Onlar sadece bir zan içindedirler.
O an geldiğinde, aşka olan tutkun, artık düş ve kuruntu olmayacak.
Bak tatlım, bir şey olduğu yok hüsnü kuruntu yapıyorsun, olabilecek en kötü şeyi düşünüyorsun
Bak tatlım, bir şey olduğu yok… hüsnü kuruntu yapıyorsun, olabilecek en kötü şeyi düşünüyorsun… ve büyük ihtimalle telefonun çekmediği bir yerlerde takılıp kalmıştır sadece.
Bak tatlım, bir şey olduğu yok… hüsnü kuruntu yapıyorsun, olabilecek en kötü şeyi düşünüyorsun… ve büyük ihtimalle telefonun çekmediği bir yerlerde takılıp kalmıştır sadece.
Psikotik veya kuruntusal bozukluklar?
Benim kuruntum değilmiş.
Tom kuruntusal olduğumu söylüyor.
Kendi kuruntum olup olmadığından emin değildim.
Yanlış yollar, kuruntular ferahlatıcı bir iyimser.
Teşhisine paranoit kuruntular eklemeyi önereceğim.
Bazıları bu görüşmenin, Jackin hayali veya kuruntusu olabileceğini düşünüyor.
Büyük olasılıkla bu sadece benim kuruntum.
Bu benim kuruntum değil.
Bu sadece benim kuruntum değil.
Kulağa kuruntusal geliyor.
Büyük olasılıkla bu sadece benim kuruntum.