MAĞAZAYA in English translation

• store
• shop
• stores
• on the department

Examples of using Mağazaya in Turkish and their translations into English

Mağazaya gözlük siparişi vermiş.
She ordered glasses at the department store.

Mağazaya geri dönün, ve rapor yazın.
Get back to the shop, write it up.

O DVDleri mağazaya geri yollayacaksın.
You will send those DVDs back to the shop.

Mağazaya götürdüğünde de asla o sesi duyamıyorsun.
And you never hear it when you take it to the shop.

Eğer mağazaya bir şeyler girerse.
If something gets in the store.

Tatlım, mağazaya gidip fayansları almalıyız.
Honey, we have to go by the showroom and pick out the tile.

Brianın ve benim öğleden sonra mağazaya gitmemiz harika olmaz mı?
Is it cool if Brian and I go to the mall this afternoon?

Lütfen mağazaya geri dön, bir sorun var!
Please return to the shop, there's a problem!

Bugünlerde mağazaya bir sürü baba geliyor.
We get so many dads in the store these days.

Mağazaya geri götürmek istediğim şeyler var.
I have some stuff I want to take back to the shop.

Onu mağazaya geri götürdüm.
I took it back to the shop.

Mağazaya gitsek olmaz mı?
Why can't we just go to a store?

Anne mağazaya alışverişe gitti.
Mother went shopping at the department store.

Mağazaya gidelim Vince.
Let's go shopping, Vince.

Mağazaya giriyorum. Seni sonra arayabilir miyim?
I'm going into a store, Can I call you back?

Green Grovedan bir kız mağazaya geldi ve bir mektup açacağı çalmış.
Girl from green grove came in the store and stole a letter opener.

Mağazaya gidip sanki bir tost makinesiymiş gibi alamazsın.
You can't just go into a store and buy one like it's a toaster.

Mağazaya girdim, o korkunç mankenlerden birinin üzerinde onu gördüm.
I walked by the store and saw it on one of those horrible mannequins.

Mağazaya girmek kolay mı sanıyorsun?
Do you think it's easy to hack inside the department store?

Louis mağazaya Blaine Trumpın uşağının kiler çantasıyla gidiyor.
Louis is going to store his suitcase in Blaine trump's Butler's pantry.