MASALARI in English translation

tables
masa
tablo
sofra
desks
masa
masabaşı
resepsiyon
table
masa
tablo
sofra
desk
masa
masabaşı
resepsiyon
booths
kabin
stant
masa
gişe
kulübesi
odası

Examples of using Masaları in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
aptal herif masaları düzenliyor.
idiot boy's setting the table.
Her zaman mutfak yanındaki masaları tercih ederim.
I always prefer a table near the exit.
Masaları, otobandan giden açık kasalı kamyonlara mı monte edilmiş?
Are the desks screwed to the back of a flatbed truck going down the highway?
Köyde masaları dışarıda olan bir kafe vardı.
There was a cafe in the village, with tables outside.
Kütüphanedeki tüm masaları yeniden yerleştirdiklerini biliyor musun?
Do you know that they rearranged all the desks in the library?
Masaları yoldan çek!
Move the table out of the way!
Feng Shui Kulübü çimenlikteki masaları tekrar düzenlemeyi bırakacak mı?
Will the Feng Shui Club please stop rearranging the tables on the lawn. Hello,?
Tiffany, masaları hazırladın mı?
Tiffany, are your tables set?
Hayır, masaları temizlemem gerekiyor.
No, I have a table to clean.
Yemekten sonra masaları toplasınlar. Diğer çocuklardan harçlıklarını zorla alsınlar diye?
Pick up the trays after lunch, extort lunch money from other kids?
Masaları, dolapları, duvarlarında hayvan resimli harika tabloları olan koskoca bir şirketti.
It was a big business with desks and cabinets and beautiful pictures on the walls.
Masaları sandalyeleri atardı.
Put out tables and chairs.
Randy masaları gezmeye başladı.
Randy went table to table.
Masaları çok küçük.
The desks are so small.
Masaları bir süre izler… sonra dostane görünen bir kumarhane patronuna yaklaşırdım.
I would watch the tables for a while before I approached a friendly-looking pit boss.
Masaları ve sandalyeleri buraya koyarız.
Guests will be seated at tables in Chiavari chairs.
Onlara masaları vermemiz gerektiğini.
That we should give them the desks.
Randy masaları gezmeye başladı. Evet.
Yeah. Randy went table to table.
Randy masaları gezmeye başladı. Evet.
Randy went table to table. Yeah.
Dakika önce masaları temizlemeni söylemiştim. Hey sen!
I told you to clean the tables 20 minutes ago. Hey, you!
Results: 619, Time: 0.0257

Top dictionary queries

Turkish - English