Examples of using Olsaymış in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Keşke daha açık bir renk olsaymış.
Keşke böcek olsaymış.
Keşke daha zengin bir aroması olsaymış.
Tamam güzel de, siyah olsaymış daha iyiymiş be.
Vaiz olsaymış o zaman, ressam değil.
Komik olsaymış güzel bir fıkra olurdu.
Keşke daha zor olsaymış.
Onlardan söz etmişti ne kadar yüksek olduklarından, eğer orada olsaymış.
Ama sonra öyle şeyler söylüyor ki… İçimiz aynıymış… dişi olsaymış, benim gibi olurmuş falan.
Bunu söylemek istemezdim zavallı dostum ama suikastçin daha iyi bir nişancı olsaymış daha iyi olacakmış.
Burada olsaymış, hakkında karar verecek olanları… gözlerindeki kıvılcım
Ve çok büyük bir hayatın olsaymış, mükemmel kişilerle dolu?
Ya hepsi bir gün ansızın geri gelse… ve çok büyük bir hayatın olsaymış, mükemmel kişilerle dolu?
Ama bana dedi ki, saçlarım biraz daha uzun olsaymış bana bir çift göğüs alırmış.
Kızım şu an oldukça kötü, ama yirmili yaşlarda olsaymış ölebilirmiş!
Onlardan söz etmişti… ne kadar yüksek olduklarından, eğer orada olsaymış.
Keşke bu uzun konuşmada bitmek bilmeyen teşekkür listesinden fazlası da olsaymış.
Çocukken kafa üzeri düştüğünde de, bir koruyucu başlığın olsaymış keşke.
hakları olduğunu iddia etmiş. Tanrı iyi niyetli olsaymış o lezzetli meyveyi almalarını onlara hiç yasak eder miymiş?
Milyon olsaymış bari.