Examples of using Orantısız in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Çünkü gözlerin orantısız. Garip. Elbette.
Gözler çok ayrık, orantısız burun delikleri.
Leğen kemiği orantısız.
Kuvvetler orantısız.
Ama orantısız.
Muhtemelen uykusuz ve orantısız.
Sağa doğru yatıyorsun çünkü popon orantısız.
Ne düşüncelerinize dile getirin, ne de orantısız herhangi bir davranışı düşünmeyin.
Geçmişte bir sivile saldırdı mı veya orantısız güç kullandı mı?
Bu topuklar çok orantısız.
Kemik yapısı orantısız.
Garip. Çünkü gözlerin orantısız. Elbette.
Elbette. Garip. Çünkü gözlerin orantısız.
Elbette. Garip. Çünkü gözlerin orantısız.
Bu sözüm kulağına küpe olsun. Avcı gelip o çirkin, orantısız popona tekmeyi basacak ve seni eski tanrı,
Komisyon üyeleri olarak bizler, geçtiğimiz hafta 1 Mayısta meydana gelen bu orantısız güç kullanımını kınıyoruz.''
Avcı gelip o çirkin, orantısız popona… tekmeyi basacak ve seni eski tanrı, moda kurbanı yaratıkların geldiği,… yere postalayacak.
Gücün orantısız ve kötüye kullanılmasını derhal sona erdirmeli
Ve orantısız şekilde olayı büyüttüler. Hannahnın bir seferinde söylediği bir şeyi buldular.
Ergenlik çağındakiler olarak-- dönüp kendi ergenlik yıllarınızı bir düşünün-- yüzümüzün görünümünde çarpıcı ve sıklıkla orantısız bir değişim geçirmekteyizdir.