PATLAK in English translation

flat
düz
daire
patlak
yassı
dümdüz
fiat
yavan
bemol
evi
düzdü
break out
patlak
firar
yık
dağıt
kır
ayırdı
burst
patlak
patladı
patlar
çatladı
infilak
broke out
patlak
firar
yık
dağıt
kır
ayırdı
fraggin
patlak
erupted
püskürür
patladığında
patlak
breaks out
patlak
firar
yık
dağıt
kır
ayırdı
at the outbreak
başladığında
patlak verdiğinde
bulgy

Examples of using Patlak in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ne şanssızlık. Savaş patlak verirince Ichiye güvenebilecek miyiz?
What a useless lot. Can we count on Ichi if war breaks out?
Eğlence sektöründe bir uyuşturucu skandalının patlak vereceğine dair söylentiler var.
There is a rumor that a drug scandal will break out in the entertainment sector.
Bu sabah önümdeki masada patlak bir prostat bezi vardı.
This morning I had a burst prostate gland on the table.
Insanlar sokaklara attık. kelime banka hakkında patlak beri.
People have taken to the streets. Since word broke out about the bank.
Ne şanssızlık. Savaş patlak verirince Ichiye güvenebilecek miyiz?
Can we count on Ichi if war breaks out? What a useless lot?
Yanlış kişiler bunu öğrenirse savaşlar patlak verebilir.
If the wrong people find out about this, wars could break out.
Evet, bu patlak boru için fazla.
Yeah, so much for a burst pipe.
Henrynin masasına oturmuş ve tartışma patlak vermiş.
He joined Henry at his table, and an argument broke out.
Sizce savaş, burada mı patlak verecek?
Do you think war will break out here?
Patlak Şişe! Güvenilir Yedi Gün Kilidi!
Solid as Gold Seven Day Lock. Burst Bottle!
Her an bela patlak verebilir!
Trouble could break out anytime!
Patlak kılcal damarlar ve solunum yolunda pembe köpük.
Burst capillaries and pink froth in the airway.
Yeni bir savaşın, patlak vermesinden korkuyorlar.
They're scared another war might break out.
Otopsi yaparken balonun patlak olmadığını görecekler.
When they do the autopsy, they will see the balloon didn't burst.
her yerde kavga patlak verebilir.
fights can break out anywhere.
Savaş her an patlak verebilir.
War may break out at any moment.
Savaş patlak verdiğinde kocam ve ben yaralılara barınak sağlıyorduk.
WHEN THE WAR BROKE OUT, MY HUSBAND AND I GAVE SHELTER TO THE INJURED.
ONLAR YUMA patlak.
THEY BROKE OUT OF YUMA.
Ve patlak verecek.
And it will erupt.
Castle Hill mahkum isyan 1804-1817: Osmanlı kural patlak karşı Sırp İsyanları.
Castle Hill convict rebellion 1804-1817: The Serbian Revolution against Ottoman rule erupts.
Results: 291, Time: 0.0363

Top dictionary queries

Turkish - English