Examples of using Pirinç in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bunlardan iyi pirinç ya da gümüş çömlek bulamazsınız.
Evde yalnızca pirinç ve un kalmış.
Sizi pirinç sekilerken görünce şaşırmıştım.
Bu pirinç keki!
Geleneksel Japon kahvaltısı pirinç, Miso ve sake dir.
Üzgünüm, pirinç takım ne demek bilmiyorum.
Biz olmazsak pirinç ne olacak?
Ben pirinç tarafından kiralandım.
İçindeki, bir tür pirinç silindir dönüyor
Pirinç geçici metre çubuk yapılmıştır.
Ya Laura Hillsin yolladığı pirinç anahtar o kilide uyarsa?
Pirinç kagıdı işi nasıl gidiyor?
Bir gün pirinç için savaşa gireceğiz.
De, Luigi Galvani pirinç bir kancaya yapıştırılmış bir kurbağayı kesip incelemekteydi.
Pirinç tarlaları harap olmayacaktır!
Büyükbaban harika pirinç köftesi yapar dostum.
O pirinç keki, Bud.
Eğer pirinç kemer için atış yapıyorsa,… çoktan endişelenmiştir.
Pirinç olmaz.
Ama ona pirinç, fasülye, şeker verebiliriz.