Examples of using Pullu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Pullu mavi elbisem olabilir diye düşünüyorum.
Pullu böcekler.
Eğer imzalamamı istersen burada pullu, adresi yazılmış bir zarf var.
Giymem pullu şeyleri ve sevmem pembeyi.
Sarışın ve mavi pullu elbiseli olan.
Eğer buna inanırsan, O zaman ben Jax Arm Pullu biliyorum demektir.
Yüzde yüz altın pullu, evlat.
Daha önce hiç peynir görmedin mi, Pullu?
Yüzüm bir hafta kırmızı ve pullu olacak.
Yeşil, pullu derin var karnın yumuşak, sarı ve kuyruğuna uzanan yüzgeç benzeri çıkıntılar var.
Eminim bu pullu böcekler etrafta dolanıp bu mermiler için tüm dünyadaki terk edilmiş askeri cephaneleri topluyorlardır.
Suda yaşayan hayvanlardan şunların etini yiyebilirsiniz: Pullu ve yüzgeçli canlıların etini yiyebilirsiniz.
Yani senin pullu cüppe giyip yün atkı takman tam da beklenecek şey olur.
Bu doldurulmuş yaratığın adı, pullu karıncayiyendir. Oldukça utangaç bir hayvandır.
kürklü ve… pullu.
Charmaine,'' pullu üst'' diyip duruyorsun da ben T. nin pullu bir şeyi olmadığından eminim.
Ve insanlarla dolu olan bir sanat festivalinde uzun, karanlık ve pullu bir şekilde saldırmış.
Ve Joey, bu seni etki altında bırakmasın ama beni seçersen… şuradan yırtmaçlı, pullu bir elbise giyeceğim.
Bu arkadaşlar yeni gemi tayfalarımız yani onlara kendi pullu kardeşleriniz davranın.
Hatta yumrularda evcil hayvan bile beslerler yaprak bitleri gibi kendilerine balsıra şerbeti sunan Beyaz Pullu Böcek.