Examples of using Sınırlama in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Albertonun sınırlama emri var.
Sınırlama protokolü devrede.
Sınırlama yok, istediğin yere gidebilirsin.
SSCB ile ABD arasında kısa adı SALT olan Stratejik Silahları Sınırlama Antlaşması imzalandı.
Kim demiş? Sınırlama kuralını biliyorum, Red?
Sınırlama emrini ihlal ettin.
Yeni sınırlama alanımızı denemenin tam zamanı.
Bu kadar kural ve sınırlama yeter, tamam mı?
Sınırlama ışınını gücünü arttır.
Babamın çok ciddi sınırlama sorunları var.
Sanırım bu hırs ve sınırlama bizi yeniden Yani.
Hiçbir sınırlama yok.
Burada alkol tüketiminde sınırlama olduğunun farkındasın, değil mi?
Cezanız 95 günlük sınırlama ve 95 liyakatsızlıktır.
Şu anda önceliğimiz sınırlama.
beni eve sınırlama emriyle karşıladın.
Bir araya getirecek. Sanırım bu hırs ve sınırlama bizi yeniden Yani.
Gördün mü? Sınırlama yok?
Şimdi garson kız sana kaç tane sınırlama emri uygulattı?
Bu kadar kural ve sınırlama falan bulunmamalı.