Examples of using Sadistçe in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Hayvanların psişik güçleri olup olmadığını, acaba yavrularının çektiği acıyı telepatik olarak algılayabiliyorlar mı diye sadistçe deneyler bile yapıyorlardı?
Bunların sefil varlıkları zamanın kendisini de kirletmiş… ve sadistçe kötülükleriyle tarihin akışını etkilemişti.
Bunların sefil varlıkları zamanın kendisini de kirletmiş… ve sadistçe kötülükleriyle tarihin akışını etkilemişti.
Bunların sefil varlıkları zamanın kendisini de kirletmiş… ve sadistçe kötülükleriyle tarihin akışını etkilemişti.
Çünkü iyi bir nedenle acı çektirdiğimde bütün sadistçe dürtülerim tatmin olur.
Korumalarındaki altındaki genç bir çocuğun peşinden gitmek ve suçları sadistçe, vahşice, bazen de tuhaf olabilir.
Korumalarındaki altındaki genç bir çocuğun peşinden gitmek… ve suçları sadistçe, vahşice, bazen de tuhaf olabilir.
Korumalarındaki altındaki genç bir çocuğun peşinden gitmek… ve suçları sadistçe, vahşice, bazen de tuhaf olabilir.
Yehova, geri kafalı ve kibirli olan, etnik temizlik yapan çocuk kurbanlar isteyen ve insanların inançlarını sadistçe test eden bir manipülatör bir sadist,
Sadistlik'' denir ona.
Oldukça gerçekçi ve sadistçeydi. Doğru. Ve üzerinde çalıştıklarımdan bazıları.
Vahşi ve gereksiz şekilde sadistsin.
Sana yapacağım şeyleri tarif edecek tek kelime'' sadistlik'' olacak.
Sen bir sadistsin.
Leyla, tam bir sadistsin!
Ve üzerinde çalıştıklarımdan bazıları… Oldukça gerçekçi ve sadistçeydi.
Yine de Sadist filminde güzel bazı fikirler vardı.
Yok sadistlikten.- Polis yakaladi mi beni?
Zekice ve sadistçe.
Bu daha sadistçe.