SU ŞIŞESI in English translation

• water bottle
• water bottles

Examples of using Su şişesi in Turkish and their translations into English

Çık dışarı. Kilerdeki su şişesi boş.
The water bottle in the pantry is empty. Out.

Tümüyle votka doluydu. Onun, su şişesi.
His, uh, water bottle was full of vodka.

Onun, uh, su şişesi votkayla doluydu.
His, uh, water bottle was full of vodka.

Su şişesi peki?
What about the water bottle?

Yarağı su şişesi kadar. Vay be, tamamdır.
Wow. Okay. So his penis is the size of an Evian bottle.

Pantolonumda su şişesi vardı.
That was a water bottle in my pants.

Su şişesi, onu attın.
The water bottle, you threw it away.

İçlerinde su şişesi, naneli şeker ve iPhone şarjı var.
They got bottles of water and mints and iPhone jacks.

Su şişesi.
The water bottle.

Arka koltuk su şişesi mezarlığına dönmüştü.
My backseat looked like a water bottle graveyard.

Su şişesi olmaz?
Not the water bottle?

Sürekli su şişesi taşıyor.
He carries a bottle of water around with him all the time.

Tamam. Herkesin su şişesi var mı?
Does everyone have a water bottle? All right?

Ürik'' zehirlenme, su şişesi… hepsini uydurdum.
The"uromysitysis, the water bottle… I made all that up.

Arka tarafta su şişesi de var, içmek isterseniz.
If you would like. And there's some bottled water back there.

Su şişesi teklif etmiş, kadın almamış.
He offered her a bottle of water, she didn't take it.

Su şişesi buzdolabında.
The water bottle is in the fridge.

Su şişesi?
A water bottle?

Adım sayısını 100 bine çıkarırsam su şişesi.
A hundred thousand nets me the water bottle.

Genç bir çocuk ilerleyip polis arabasına plastik su şişesi attı.
The young guys walked up, throwing plastic bottles of water at the police car.