TEHDIT ETMIŞ in English translation

• threatened
• have intimidated
• threatens
• a threat

Examples of using Tehdit etmiş in Turkish and their translations into English

Onu kim tehdit etmiş?
She has been threatened by who?

Tehdit etmiş. Ezberlemesi için metin vermiş.
He threatened her. Gave her a script to learn.

Bir keresinde Autumnu öldürmekle tehdit etmiş ama sağlam bir şahidi varmış.
He threatened to kill her once, but he's got a rock-solid alibi.

Lowenı tehdit etmiş ve… Lowen her şeyi anlatmış.
Told him everything. He threatened Lowen, and she.

Ölümle tehdit etmiş!
That's a death threat,!

O halde Seanı ölümle tehdit etmiş.
Then he just threatened to kill Sean.

Eğer bir maddeyi çiğnerse Blairi çocuğunu kaybetmekle tehdit etmiş.
She threatened Blair with the loss of her child if she breaks a rule.

Silah ruhsatlı olabilir Savcı Bey. Ama tehdit etmiş insanları.
The gun may be licensed, Mr Prosecutor, but he threatened people.

Lucie, Bay Sittlerı alenen tehdit etmiş olsaydı bildirirdim.
If Lucie had made any overt threats against Raymond Sittler, I would have reported them.

Sanki Majnu gelip seni tehdit etmiş gibi görünüyorsun.
You shouted as if brother Majnu had threatened you.

Ama bu her neyse 1290da katedrali tehdit etmiş.
Whatever it was, it threatened the cathedral in 1290.

Yani, Ölümle tehdit etmiş.
I mean, he made death threats.

En son yapmak istediğim şey seni korkutmak, ama seni tehdit etmiş.
The last thing I want to do is frighten you, but he has threatened you.

Onu bir şekilde tehdit etmiş olabilirim.
I may have threatened him somewhat.

Ama Benteyi tehdit etmiş.
But he threatened Bente's restaurant.

Sonra Cawood annemi arayıp tehdit etmiş.
And then Cawood's ringing her up making threats.

BW CBSsi dava açabileceği konusunda tehdit etmiş.
B may have threatened litigation. CBS is on the block.

Cucayı onun önünde tehdit etmiş.
He made threats to Cuca right in front of her.

Nathan adamarı tutuklamış, onlar da tehdit etmiş.
Nathan busts them, the divers make threats.

Biri Zobellein kızını tehdit etmiş.
Somebody called Zobelle's daughter and threatened her life.