TICARETLE in English translation

trade
ticaret
takas
meslek
alize
ticari
takası
karşılığında
alışverişi
değiş tokuş
commerce
ticaret
ticari
trading
ticaret
alışveriş
işlem
takas
borsa
ticari
değiştirmeyi

Examples of using Ticaretle in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu Bob, aynı zamanda ticaretle ilgileniyor, ve Midge, aynı zamanda oda… bazı mağazalarla ilgileniyor.
This is Bob, who's also done some work in retail, and Midge, who's also been to… some stores.
İngilizler ve Osmanlıların ilişkisi ağırlıklı olarak ticaretle ilgiliydi ama aralarındaki diplomatik ilişki, ortak bir düşmanlarının olmasıyla kolaylaştı. Habsburglar.
The relationship between the English and the Ottomans was predominantly about trade but some have suggested that the politics of their relationship was made easier by the fact that they had a common enemy- the Hapsburgs.
Ve W.B., Bu Bob, aynı zamanda ticaretle ilgileniyor, ve Midge, aynı zamanda oda.
And, W.B., This is bob, who's also done some work in retail, and midge, who's also been to.
Kosovanın doğusundaki Gnjilane yakınlarında bir köyde yaşıyor ve ticaretle uğraşıyor.
lives in a village near Gnjilane, in eastern Kosovo, and works in the trade business.
bir öğrenim geleneği gelişti. Özellikle de ticaretle ilgili öğrenim… Ve bunların hepsi bir ailede toplanmıştı.
particularly learning which connected with commerce and one family summed all this up.
Yahudiler Malabar kıyılarındaki Kodungallura yerleşip 1524e kadar barış içinde ticaretle uğraştılar.
The Jews settled in Kodungallur(Cranganore) on the Malabar Coast, where they traded peacefully, until 1524.
inananlarına liderlik etmekten çok siyaset ve ticaretle ilgilendiklerini öne sürerek, her ikisini de uzlaşmayı geciktirmekle suçladı.
saying they were more concerned with politics and business than with leading their faithful.
Bu adamlar otoriteden şikayet etmiyorlar… insanlar ölürken, ticaretle şişmanlayan tüccarlardan şikayetçiler.
These men have no grievance against authority… but against the merchants who grow fat on trade while people die.
Bu adamlar otoriteden şikayet etmiyorlar… insanlar ölürken, ticaretle şişmanlayan tüccarlardan şikayetçiler.
But against the merchants who grow fat on trade while people die. These men have no grievance against authority.
Venedik toprak fethetmekten ziyade ticaretle daha ilgili olsa da, Konstantinopolisin en önemli
Although Venice was more interested in commerce than conquering territory, it took key areas of Constantinople
Her ne kadar Batılı pederler ticaretle bağlantılı olduklarından hoşgörüyle yaklaşılmış olunsa da, 16. yüzyılın sonlarında 200,000
Although the tolerance of Western"padres" was initially linked to trade, Catholics could claim around 200,000 converts by the end of the 16th century,
67 yaşında, ticaretle uğraşan Sabri Elmasın sekiz çocuğu vardı.
Elmas engaging in trade had eight children. Elmas' body was
Toska da, kaçakçılıkla mücadele merkezinin ortakları olan diğer ülkelerin temsilcilerine teşekkür ederek şunları söyledi:'' Arnavutluk hükümeti bu merkezin yasadışı ticaretle mücadelenin önemli bir noktası haline gelmesini dört gözle bekliyor.
Toska thanked the representatives of other countries that are partners in the anti-trafficking centre."The Albanian government is looking forward to make this centre an important point for fighting illegal trafficking," he said.
gibi görünse de, Kosovanın güneyinde olduğu gibi kuzeyinde de kaçakçılık ve yasadışı ticaretle mücadele edilebileceğini söyledi.
said smuggling and illegal trade can be fought in the north as well as the south of Kosovo, even though the country does not have complete sovereignty in the north.
Nokianın telefon ticareti Microsofta satıldıktan sonra Nokia,
After Nokia's phone business was sold to Microsoft,
Silahlardan seks ticaretine, her şey var.
Everything from weapons to sex trafficking.
Bütün ülkenin maskarası Farujahın ticaretini Colostrumun tarım gelirini Harkouftaki sanatı kaybettik.
We haven't the commerce of Farujah, The agriculture of Colostrum, The vibrant art scene of Harkouf.
Tüm uyuşturucu ticaretini devral Tommy.
Take all the drug business, Tommy.
Görünen o ki ticaretini korumak için her şeyi yapabilir bu kadın.
Looks like she would do anything to protect her business.
İnsan ticaretine karşı.
Against Human Trafficking.
Results: 46, Time: 0.0397

Top dictionary queries

Turkish - English