UZAKLAŞTIRMALIYIZ in English translation

away
uzak
çekip
hemen
uzaktan
ayrı
uzaklaş
gitti
kaldı
buradan
bir kenara
get
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın

Examples of using Uzaklaştırmalıyız in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve bu kötülük kitabını köyden uzaklaştırmalıyız.
And we need to get this evil book away from the village.
Açıklaması ne olursa olsun… bence… Dannyi buradan uzaklaştırmalıyız.
Have to get Danny out of here.
Açıklaması ne olursa olsun… bence… Dannyi buradan uzaklaştırmalıyız.
Have to get Danny out of here… I think we… Whatever the explanation is.
Solomon bulmadan önce sizi sokaklardan uzaklaştırmalıyız.
We need to get you off the street quickly before Solomon finds you.
Efendim, Prensesi şehirden derhal uzaklaştırmalıyız.
Sire, we need to get the princess out of the city now.
O kamyonu buradan uzaklaştırmalıyız.
We got to get that truck out of here.
Ama o şeyi ondan uzaklaştırmalıyız.
WELL, WE HAVE GET THAT THING OUT OF HIM.
Tamam mı? Jo, onu sokaktan uzaklaştırmalıyız.
Jo, we gotta get her off the streets, okay?
Tamam mı? Jo, onu sokaktan uzaklaştırmalıyız.
Jo, we have got to get her off the streets, okay?
Onu koltuğundan kaldırmaya çalışmalı ve diğer yolculardan uzaklaştırmalıyız.
Try to get him out of his seat and away from the other passengers.
bir daha asla normal bir hayatı olmaz. Ama o şeyi ondan uzaklaştırmalıyız.
a normal life well, we have get that thing out of him.
Tanrıdan ne kadar uzaklaşmış olursanız olun yine
No matter how far you have walked from God,
Silahlarınızı uzaklaştırın, yoksa kısa bir görüşme olur.
Put your weapon away, or this will be a very short meeting.
Adamlarını buradan uzaklaştır yoksa bu parazitler cehennemde yanar!
Move your people away from here or these bloodsuckers will burn in hell!
Bazen sadece uzaklaşmaya ihtiyacım var ve yine geldiğim nokta, burası.
Sometimes I just need to get away, and then I come here.
Sonra bisikletiyle uzaklaştı ve ben onu bir daha göremeyeceğimi düşündüm.
Then she rode away on her bicycle and I thought I would never seen her again.
Uzaklaştığını, benden daha da uzaklaştığını hissediyorum.
I feel that you're getting further and further away from me.
Kaçıp uzaklaştım, ama beni takip ettiler.
I ran away, but they chased after me.
Uzaklaştır derdim ama iki atış bizi ele verir.
I would say take it out, but more than one shot gives us away.
Bay Benneti uzaklaştırdın oysa tüm istediği sana bakmaktı.
You drove Mr. Bennet away when all he wanted was to take care of you.
Results: 46, Time: 0.0301

Top dictionary queries

Turkish - English