Examples of using Vahşet in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
O kapının ardında sakladığın bütün vahşet ortaya çıkıp seni rahatsız edecek.
Kahrolsun vahşet!
Şiddet ve vahşet… sadece uzak ülkelere mahsus bir şey değil.
Bu saldırgan tavır, atik ve acımasız vahşet ile tanışmalıdır.
Özgürlük adına çok sayıda vahşet işledik.
Ne vahşet!
Şiddet ve vahşet… sadece uzak ülkelere mahsus bir şey değil.
Bu‘ Chasing Step… Bu hız ve vahşet gerektirir.
Ahsanullah ve Johnson birçok vahşet suçu işlediler.
Ki onların tek övünçleri vahşet. Barbalara feda edildi.
Daha sonra ortaya çıkan vahşet ona çok ahlâksız gelmiş gibi gözüküyor.
Bu bitmeyen vahşet döngüsü kesin seni memnun ederdi.
Üzgünüm. Dünyada kimse biz Japonlar kadar… vahşet yaşamamıştır.
O kapının ardında sakladığın bütün vahşet ortaya çıkıp seni rahatsız edecek.
huzur Asla bitmeyecek vahşet ve cinayetlere bağlı.
Acı verme becerisi, kesinlikle. Vahşet, evet.
Masaj salonunda vahşet.
kesinlikle. Vahşet, evet.
Saf vahşet.
Nefret, skandal, vahşet!