YÜRÜMEYE in English translation

walking
yürüyerek
yürüyüş
yürüyün
yürürken
yürüyüp
bir yürüyüş
serbest
yürü
git
yürür müsün
moving
hareket
hamle
yürüyün
taşınmak
kımılda
kıpırda
çekilin
çekil
yürü
taşı
walkin
yürüyen
yürümeye
yürürken
dolaşıp
to march
mart
yürümeye
ilerlemeye
yürüyüşe
yürüyüş için
yürüyecek
yürüyüş yapma
movin
hareket
ilerliyor
et
yürümeye
edin
taşıyor
going
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
çık
walk
yürüyerek
yürüyüş
yürüyün
yürürken
yürüyüp
bir yürüyüş
serbest
yürü
git
yürür müsün
walked
yürüyerek
yürüyüş
yürüyün
yürürken
yürüyüp
bir yürüyüş
serbest
yürü
git
yürür müsün
walks
yürüyerek
yürüyüş
yürüyün
yürürken
yürüyüp
bir yürüyüş
serbest
yürü
git
yürür müsün

Examples of using Yürümeye in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Etrafta yürümeye başladığım anda bu duyguya bayıldım.
The moment I started moving around, I started loving that feeling.
Hadi, başla yürümeye.
Go on, get going.
İnsanların Manchester ya da Londrada yürümeye başladığını düşünebiliyor musun?
Imagine people starting to march in Manchester or London?
Yürümeye başladığımızda o adamların hemen peşimize takıldıklarını hissettim.
And when we walked out, I felt these guys right on our tail.
Yürümeye bile başlamadan boksa başlamanı istiyordu.
He wanted you to start boxing before you could even walk.
Onunla yürümeye gidebilirim, değil mi?
I'm going to go for walks with him, aren't I?
Yürümeye devam etmek için.
Keep on walkin.
Teşekkürler. Yürümeye devam etmeye çalışın, millet.
Thank you. Try to keep movin', folks.
Yürümeye devam etmeliyiz, onlarla aramızdaki mesafeyi mümkün olduğunca korumalıyız.
We just got to keep moving, keep as much distance between them and us as possible.
Ne olurdu hayal edebiliyor musun? İnsanlar Manchesterda ya da Londrada yürümeye başlasalar?
Can you imagine if people started to march in Manchester or London?
Kız yürümeye devam etti; ta ki kendini ormanda bir arazi de bulana kadar.
The girl walked on, until she came to a clearing in the forest.
Yürümeye başladığımdan beri uyurgezerimdir. O gece.
I would been a sleepwalker since I could walk. That night.
Devam edemiyorum.- Yürümeye devam bebeğim, tamam mı?
I can't keep this up. Just keep walkin', baby, okay?
Yürümeye başlasak iyi olur çünkü parkın ta diğer ucunda.
So we would better get movin cause it's all the way on the other side of the park.
Yardım et. Yürümeye devam edin.
Just keep moving. Help me.
Geriye kalanlar yol açılınca geçitten yürümeye hazırlar.
The rest are ready to march through the pass once it's cleared.
O gece. Yürümeye başladığımdan beri uyurgezerimdir.
That night. I would been a sleepwalker since I could walk.
Yağmur yağmaya başladı fakat biz yürümeye devam ettik.
It began to rain, but we walked on.
Gittiğiniz yönde yürümeye devam edin.
Just keep on walkin the way you're goin.
Yürümeye devam edelim.
Let's keep movin.
Results: 1759, Time: 0.0599

Top dictionary queries

Turkish - English