YÜREKTEN in English translation

from the heart
yürekten
içten
kalpten
canıgönülden
bağrından
kalbi
gönülden
heartfelt
içten
yürekten
samimi
gönülden
kalpten
sincere
samimi
içten
dürüst
yürekten
halis
has kılarak
içtenlikle
candandı
truly
gerçekten
şüphesiz
doğrusu
tamamen
hakikaten
sahiden
içtenlikle
tam
yürekten
wholeheartedly
yürekten
tüm kalbimle
gönülden
tüm içtenliğiyle
tamamen
deeply
derinden
çok
son derece
gerçekten
oldukça
derinlemesine
büyük
içten
yürekten
derine
dearly
çok
içtenlikle
bugün
yürekten
sevgili
içten
dostlar
konuklar
pahalıya
misafirler
really
gerçekten
cidden
aslında
sahi mi
sahiden
pek
oldukça
asıl
hakikaten
bayağı
my heartiest
my deepest
benim derin
derin saygımı ve sebebin önemi hakkında ve benim
beni derinden
whole-heartedly

Examples of using Yürekten in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Onu yürekten özleyeceğiz.
He will be dearly missed.
Buna yürekten inanıyorum.
I really believe in you.
Sevmenin ve karşılığında yürekten sevilmenin ne demek olduğunu hatırlayacaksın.
You will remember what it means to love and be deeply loved in return.
Tüm dünya kıyameti yürekten kucakladı… ve müthiş bir coşkuyla ona doğru koştu.
And sprinted towards it with gleeful abandon. The entire world wholeheartedly embraced the apocalypse.
Ama yürekten inanıyorum.
But I truly believe it.
Baban seni yürekten sevmişti, Hiro.
Your father loved you dearly, hiro.
Yürekten teşekkür ederim.
My deepest thanks.
Orada başımızda olmanızı yürekten isterdim, komutanım.
I really wish you were there to lead us, sir.
Bunu yürekten takdir ediyorum.
I appreciate that deeply.
Seni yürekten anlıyorum.
I understand you wholeheartedly.
Seni yürekten tebrik ediyorum eski dostum.
I must offer you my heartiest congratulations, old boy.
Kaderin insanlara yardım etmek. Buna yürekten inanıyorum.
It is your destiny to help people, I truly believe that.
Bunu yürekten mi istiyorsun?
Do you want it whole-heartedly?
Onu yürekten seviyorum.
And I love him dearly.
Orada başımızda olmanızı yürekten isterdim, komutanım.
Really wish that You were there to lead us Sir.
Onları yürekten seviyor.
He loves them deeply.
Tüm dünya kıyameti yürekten kucakladı… ve müthiş bir coşkuyla ona doğru koştu.
The entire world wholeheartedly embraced the apocalypse and sprinted towards it with gleeful abandon.
Size yürekten teşekkür ederim, yoldaş Lapshin.
My deepest gratitude to you, comrade Lapshin.
Claire. Isobel bir fincan çayın her hastalığı iyileştireceğine yürekten inanırdı.
Claire. Isobel truly believed a cup of tea could cure any ill.
Güney Amerikayı yürekten özlüyordum. 1969da Brezilyayı terk ettiğimizden bu yana.
I would deeply missed South America. Ever since we would left Brazil in 1969.
Results: 401, Time: 0.0382

Yürekten in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English