YAĞLANMIŞ in English translation

oiled
petrol
yağı
yağ
benzin
yağla
greasy
yağiı
kaygan
kaypak
yağlı
greased
gres
yağı
yağ
yağlamam
rüşvet
gres yağı sür
buttered
tereyağı
yağı
yağ
ezmesi
margarin
yağla
greased-up
yağlı
lubricated

Examples of using Yağlanmış in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Elbisesi tuzda dövülmüş ve yağlanmış.
Her dress is salt-washed and waxed.
Bir saati geçmişken, banyodan çıkanlar masajlanmış, yağlanmış( Islık sesi) ve strigil( hamam kesesi) ile kalan kirleri kazınmış olarak çıkıyordu.
More than an hour later, the bathers leave massaged, oiled,(Whistling) and have been scraped down with a strigil to remove the remaining dirt.
Bütün takım yağlanmış bir saat gibi sorunsuz ve harika bir şekilde işliyor.
The whole team is running smoothly and perfectly Like a well-lubed, oiled time clock--bye.
Ve gerçekleşir de o yağlanmış sürtükler için en iyi şekilde görünmezsem sonsuza kadar pişmanlık duyarım.
And if it did, and I didn't look my absolute best for those greasy sluts, I would regret it forever.
Kimse sevimsiz Rus aksanı ile yağlanmış Dolph Lundgrenin kemeri alıp eve gitmesini görmek istemiyor bilirsiniz.
But nobody wants to see greased up Dolph Lundgren with his… cheesy Russian accent go home with the belt you know.
Biraz yağlanmış ekmekli karaciğerimiz var… kuzu eti, böbrek, Peki, etimiz, güzel bir ağır bifteğimiz.
We have got meat, a nice heavy steak, lamb, kidneys, some greasy breaded liver.
Yeni yağlanmış deri kanepe,
Freshly oiled leather couches,
Malcolm, Judynin yağlanmış at siki bir tarafa artık basında görünmeme iznim olmadığını mı söylüyorsun?
Malcolm, Judy's lubricated horse cock aside for a second, are you saying I'm now no longer allowed to make media appearances?
efsane takım,… mükemmel yağlanmış bir makine gibiydik.
team triple"B," humming along like a perfectly oiled machine.
Balık, balık. Elimizde… Güzel, yağlı bir kalkan… yağlı sosisle doldurulmuş ve Grand Marnier ile yağlanmış yılan balığı var… ya da biraz yağsız som balığı.
Or some lean salmon a nice fatty turbot… eel stuffed with fatty sausage and greased with Grand Marnier… We have.
Onlar kapılardan geçerken… kötü yağlanmış tekerleklerin sesini hala duyabilirsin.
And once they have gone through the doors… you can still hear the sound of those badly oiled wheels.
yağlı bir kalkan… yağlı sosisle doldurulmuş ve Grand Marnier ile yağlanmış yılan balığı var… ya
nice fatty turbot…- Fish. eel stuffed with fatty sausage and greased with Grand Marnier…
Yağlanmış saçların, kirli geceliğin ve eski terliğini giyinmiş halde etrafta amaçsızca dolaştığını hayal ediyorum da.
I can just imagine you moping around in your old slippers with greasy hair and a stained dressing gown.
Balık, balık. Elimizde… Güzel, yağlı bir kalkan… yağlı sosisle doldurulmuş ve Grand Marnier ile yağlanmış yılan balığı var… ya da biraz yağsız som balığı.
Fish. or some lean salmon-- eel stuffed with fatty sausage and greased with Grand Marnier… We have… a nice fatty turbot.
Güzel, iyi yağlanmış yeni bir makinemiz olacak.
We will have a fine, new, well oiled machine in place of the old one,
Peki, etimiz, güzel bir ağır bifteğimiz… kuzu eti, böbrek, biraz yağlanmış ekmekli karaciğerimiz var.
Lamb, kidneys, some greasy breaded liver Well, we have got meat, a nice heavy steak.
Heykeli stüdyodan meydana taşıyabilmek için, 40 adam, yağlanmış 14 adet kütüğü günler boyunca yuvarlayarak çekti.
There were 14 greased logs that rolled it with the power of 40 men over several days from the studio to the piazza.
Üzerinde ekoseli eteği diz altı beyaz çorapları fırfırlı pembe külodu… gıcır gıcır mokaseleri, yağlanmış derisi ve dantel.
She's got a plaid school outfit on, knee-high white stockings, ruffled pink panties, brand-new penny loafers, oiled leather, lace.
böbrek, biraz yağlanmış ekmekli karaciğerimiz var.
a nice heavy steak… some greasy breaded liver.
Balık. Elimizde… Güzel, yağlı bir kalkan… yağlı sosisle doldurulmuş ve Grand Marnier ile yağlanmış yılan balığı var… ya da biraz yağsız som balığı.
Eel stuffed with fatty sausage and greased with Grand Marnier… a nice fatty turbot… or some lean salmon We have.
Results: 63, Time: 0.0323

Top dictionary queries

Turkish - English