YAĞMURLUK in English translation

raincoat
yağmurluk
trençkotu
pardesüyü
poncho
panço
yağmurluk
pancho
slicker
züppe
yağmurluk
çocuğu
trench coat
trençkot
yağmurluk
pardösüyle
pardesüne
raincoats
yağmurluk
trençkotu
pardesüyü
windbreaker
rüzgarlık
yağmurluk

Examples of using Yağmurluk in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bir genç kızı istismar etmek ve insanları yağmurluk gibi dolaplara asmak.
Taking advantage of a young girl… and hanging up people in closets like raincoats.
Bence departmanınızın size birer yağmurluk vermiş olması gerekirdi.
But you guys would have department-issued raincoats.
Hayır, hayır, yağmurluk olmaz!
No, no raincoats!
Sadece bir anlamı var. Yağmurluk.
with our help, that it means one thing, raincoats.
Neden süveter ya da yağmurluk modelliği yapmıyor?
Why can't she model sweaters or raincoats?
Allahtan, ikimiz de yağmurluk giyiyoruz.
Luckily, we're both wearing raincoats.
Ayrıca yağmurluk taşıyorsunuz.
Besides, you're carrying slickers.
Tanrıya şükür su geçirmez yağmurluk giymişler'' diye düşündü.
Thank God they wear those waterproof ponchos," he thought.
Hem Tom hem de Mary yağmurluk giyiyorlardı.
Both Tom and Mary were wearing trench coats.
Yağmurluk giydin mi?
Did you wear the raincoat?
Ama dediğine göre'' Yağmurluk ne güzel'' demişim.
But she told me I said,"It's nice to raincoat.
Bir dışarı bakmak bugün yağmurluk için bize katılacak, değil mi?
Aren't you joining us for a lool out today Mac?
Hey, yağmurluk, ananas kapmak.
Hey, Mac, grab the pineapple.
Kızarmış yağmurluk ve peynir topları gibi Bu görünüm.
Those look like fried mac and cheese balls.
Sanki yağmurluk kumaşı.
That's like the inside of a raincoat.
Ama yağmurluk ve çamurlukla uyumaktan daha iyiydi.
But it was better than sleeping in a raincoat and galoshes.
Yağmurluk başka hangi sorunlara gebe?
What other problems are there with the rain wear?
Babam yağmurluk alacak herkesin artık bir tane aldığından endişeli.
Dad is worried that everyone who's ever going to buy a raincoat already has one.
Yağmurluk giysen iyi edersin, çünkü kız, kısa değil.
Well, you better wear a raincoat,'cause she ain't small.
Yağmurluk yerine ne kullanabilir biliyor musunuz?
You know what he can use as a raincoat?
Results: 215, Time: 0.032

Top dictionary queries

Turkish - English