Examples of using Yaşıt in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Neredeyse Benimle Yaşıt!
Ve o kız, bizimle yaşıt.
Eşlerine düşkün ve yaşıt.
Sekiz yaşında, Taylorla yaşıt.
Will, Marcusun arkadaşlarıyla planı var.- Yaşıt arkadaşlarıyla.
Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar.
William neredeyse babamla yaşıt.
Benimle yaşıt veya benzen daha genç intihar bombacısı çocuklara bakınca müthiş saldırılarından çok ilham alıyorum.
Leslie Banks neredeyse benimle yaşıt… ve o hâlâ stüdyolarda olması şaşırtıcı… hele
Biliyor musun? Bebekleri Amy ile yaşıt… bir oyun buluşması ayarlamamız lazım.
İlk hepçiller dinozorlarla yaşıt olan minik, önemsiz yaratıklardı
Bu arada ara sıra fırçanı temizlesen iyi olur çünkü… Neredeyse bütün şehrin seninle yaşıt olduğu bir yer düşün.
Yanlarında da bakışlarını yalnız( kocalarına) diken( kendileriyle) yaşıt dilberler vardır.
Leslie Banks neredeyse benimle yaşıt… ve o hâlâ stüdyolarda olması şaşırtıcı… hele
Kriz Dernekleri ve Genç Yaşıt Eğitimi Birliği( Y-PEER''), neden kız kaçırma geleneğine karşı mücadele edilmesi gerektiğini anlatan kısa skeçler sunarak karşı kampanyalarına devam etti.
Yani neden kendi yaşıtlarıyla arkadaşlık etmiyor?
Yaşıtlarım benimle çıkmıyorlar, çünkü çok çirkinim!
Yaşıtlar kümesinin uyum yeteneği,
Kendi yaşıtım bir kız bulmanın çok daha uygun olacağı.
Neden yaşıtı diğer kızlar gibi yalnızca bir prenses gibi giyinemez acaba?