YAŞADIĞIMA in English translation

i live
oturuyorum
yaşıyorum
yaşarım
to be alive
yaşamak
canlı olmak
hayatta olduğum için
sağ
i had
var
sahip
ben de
daha
beri
lazım
olduğunu
elimde
zorundayım
aldım
i lived
oturuyorum
yaşıyorum
yaşarım
of life
hayatın
yaşam
can

Examples of using Yaşadığıma in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Hep içinde yaşadığıma bürünmüşümdür.
I was always what I lived in.
Nasıl yaşadığıma, ne yediğime baksana!
Look how I'm living, look how I eat!
Beni yaşadığıma pişman etme.
Don't make me sorry I lived.
Yani, benim 1979da yaşadığıma inanıyor musun artık?
Does that mean you believe that I live in 1979?
Bu konuşmaya yaşadığıma şaşırmış gibi yaparak başlama.
Don't start this conversation by acting surprised I'm alive.
Şimdi yaşadığıma inandın mı?
Now do you believe I'm alive?
Nerede yaşadığıma bakarsan açıkca anlayabilirsin.
Obviously. Look where I'm living.
Bir çiftlikte yaşadığıma sevineceğimi hiç düşünmezdim.
I never thought I would be so thankful to live on a farm.
Nasıl yaşadığıma, ne yediğime baksana!
Look how i eat! look how i'm living!
Hâlâ bunu yaşadığıma inanasım gelmiyor.
I still cannot believe this happened to me.
Dönüşünü görecek kadar yaşadığıma inanamıyorum.
I cannot believe I have lived to see your return.
Beş yıldan beri bir orospuyla yaşadığıma inanamıyorum.
I can't believe I have been living with a whore for the past five years.
Fasülyeleri tek tek sayanlarla yaşadığıma inanamıyorum.
I can't believe I'm living with a bunch of bean counters.
Ne kadar berbat bir sabah yaşadığıma inanmayacaksın.
You're not gonna believe the morning I'm having.
Ve senden ayrı yaşadığıma pişmanım.
And I regret living apart from you.
Çünkü, bunu şu anda yaşadığıma inanıyorum.
Because I believe I'm suffering from it right now.
Bir zamanlar burada yaşadığıma inanamıyorum.
I can't believe I used to live here.
Sonra bir gün yaşadığıma şaşırarak uyandım… ve artık bir amacımın olmadığını gördüm.
And then, one day, and… I woke up I found out that my purpose was gone. almost surprised to be alive.
Sonra bir gün yaşadığıma şaşırarak uyandım ve artık bir amacımın olmadığını gördüm.
And then, one day, I woke up almost surprised to be alive, and… I found out that my purpose was gone.
Beni eskiden beri tanırlar ve isteseler, geçmişte dinimizin en titiz mezhebi olan Ferisiliğe bağlı yaşadığıma tanıklık edebilirler.
Which knew me from the beginning, if they would testify, that after the most straitest sect of our religion I lived a Pharisee.
Results: 52, Time: 0.0399

Top dictionary queries

Turkish - English