YALNIZ BIR KADIN in English translation

woman alone
yalnız bir kadın
yalnız bir kadının
tek başına bir kadın
kadını rahat
tek bir kadın
tek başına bir kadına
lonely woman
yalnız bir kadın
yalnız bir kadına
single woman
bekar bir kadın
bekâr kadın
bekar bir kadından
tek kadın
yalnız bir kadın
tek bir kadına
yalnız bir kadının
tek bekar bayanlarsınız
single women
bekar bir kadın
bekâr kadın
bekar bir kadından
tek kadın
yalnız bir kadın
tek bir kadına
yalnız bir kadının
tek bekar bayanlarsınız

Examples of using Yalnız bir kadın in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Belki de yalnız bir kadın birazcık eğlenmek istemiştir?
Maybe a lonely lady wanted some fun?
Yalnız bir kadın için tehlikeli.
Ain't safe for a woman alone.
Aşkı arayan yalnız bir kadın rolü oynarım.
Pretend I'm a lonely woman looking for love.
Kızım yalnız bir kadın, hep yalnız..
She's a single woman Always alone.
Rusya yalnız bir kadın için pek de güvenli bir yer değil.
Russia is not the safest place in the world for a woman to be alone.
Dul ve yalnız bir kadın.
She's a widow, she's lonely.
İki çocukla yalnız bir kadın?
A woman alone with two children?
Biliyorsun, eşim öldü… Yalnız bir kadın olmak çok zor.
You know, since my husband died… It's been difficult for a lonely woman.
Yalnız bir kadın, evlenmemiş ve işinden kovulmuş.
A lonely girl, unmarried lost her job.
Altı çocuklu… yalnız bir kadın olamam.
I can't be a woman alone with six children.
Elbette. Dağlar yalnız bir kadın için tehlikelidir.
Of course. The Highlands are no place for a woman to be alone.
Elbette. Dağlar yalnız bir kadın için tehlikelidir.
The highlands are no place for a woman to be alone. Of course.
38 yaşında, yalnız bir kadın.
38 years old, single female.
Bu arkadaşlık arayan yalnız bir kadın.
This is a lonely woman looking for companionship.
Liz güçlü bir hayal gücü olan yalnız bir kadın.
Liz is a lonely woman with a vivid imagination.
O tarafa giderken yoğun bir sis var ve yalnız bir kadın orada sonsuza dek kaybolur.
There's a thick mist in that direction and a woman alone will be lost forever.
Sahibini tanıyorum. Fakir, yalnız bir kadın. Limonlarıyla zar zor geçimini sağlıyor.
I know the owner, a poor, lonely woman who hardly lives off her lemons.
Yalnız bir kadın, barda… Yalnız bir kadın da barda içki içebilir.
A single woman in a bar… A single woman might go alone just to have a drink.
Aynı kendi gibi umutsuz bir adamla tanışmak üzere olan evlenmekten umudunu kesmiş, yalnız bir kadın kimliğine büründünüz.
You were impersonating a lonely woman desperate to marry, who was about to meet an equally desperate man.
Odaya dün yalnız bir kadın yerleşmiş. Hususi olarak bu odayı istemiş ve'' rahatsız etmeyin'' demiş.
The hotel clerk said a single woman checked in yesterday, requested this room specifically, and asked not to be disturbed.
Results: 89, Time: 0.0305

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English