YALNIZLIKTAN in English translation

loneliness
yalnızlık
alone
yalnız
rahat
yanlız
yapayalnız
başbaşa
tek başına
rahat bırak
baş başa
bir başına
lonely
yalnız
yanlız
ıssız
yapayalnız
tenha
yalnız hissettiriyor
kasvetli
solitude
yalnız
issızlık
yanlızlık
tenhalığı
tek başıma
yalnız kalmak
yalnızlık ve yalnız olmak
being alone
yalnız
yalnız kalmak
yalnız bırak
baş başa
tek başına
yanlız
rahatsız etme
yalnız olmak için
of isolation
izolasyon
tecrit
karantinadan
yalnızlıktan
soyutlanma
yalıtılmış
lonesome
yalnız
yapayalnız
ıssız
kendimi yalnız hissettim
in solitary
hücrede
tecritte
tek başına
yalnız
single
tek
yalnız
bekâr
bile
singleı
bekar mı
tekil
ioneliness
yalnızlık

Examples of using Yalnızlıktan in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ben, yalnızlıktan çok keyif aldım.
I have enjoyed being single.
Yalnızlıktan korktuğumdan daha az.
Less than solitude.
Yalnızlık? gerçek yalnızlıktan daha kötü.- Paula ile yaşadığım yalnızlık..
Is worse than being all alone. Loneliness with Paula.
Yalnızlıktan daha iyi, değil mi?
Cause it's better than being alone.
Yalnızlıktan öleceksin yahu.- Ne oldu?
You sound super lonely.- What?
Sanırım Sarah Jane, yalnızlıktan bıkmış.
I guess Sarah Jane's kind of lonesome too.
1 yıllık yalnızlıktan sonra.
after a year in solitary.
Yalnızlıktan nefret ediyorsun!
You hate being single!
Yalnızlıktan nefret ederim. buyuk saçmalık.
Bullshit. I hate alone.
Yalnızlıktan daha iyi, değil mi?
Better than being alone.
Yalnızlıktan öleceksin yahu.- Ne oldu?
What?- You sound super lonely.
Yalnızlıktan hoşlanır mısın?- Evet, çoğunlukla.
You enjoy solitude?- Yes, mostly.
Yalnızlıktan nefret ederim. hayır. buyuk saçmalık.
No. Bullshit. I hate alone.
Yalnızlıktan nefret ederim!
I hate being alone!
Evet, yalnızlıktan arkadaş yapayım dedim. -İki tane senden var.
Yeah, no. I got lonely, so I made a friend.
İkimiz de içine doğduğumuz yalnızlıktan muzdaribiz.
We both suffer the solitude of our birthright.
Yalnızlığı seviyorum. Yalnızlıktan daha iyi bir arkadaş bulamadım.
I love to be alone. I never found a companion that was as companionable as solitude.
Evet, yalnızlıktan arkadaş yapayım dedim. -İki tane senden var.
I got lonely, so I made a friend. Yeah.
Hava karardı, ve yalnızlıktan yoruldum!
It is dark, and I am tired of being alone!
Babam mezardan korktuğundan daha fazla yalnızlıktan korkar!
My father dreads solitude more than he fears the grave!
Results: 311, Time: 0.0505

Top dictionary queries

Turkish - English