Examples of using Yemek odasındaki in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Arabayı alabileceğini söyledim, yemek odasındaki masayı değil.
Waltın ofis telefonu yemek odasındaki masada.
Geçen yıl kızgın hizmetçinin biri yemek odasındaki koltuğa koymuş.
Yemek odasındaki Sargentlar gitmiş, Oturma odasındaki Cassattın yerine… baskı resmi konmuş.
Dairemize girdiğimizde yemek odasındaki masada o dört çorba kasesini gördük. Kaselerin içindeki çorba kuruyup kalmıştı.
bir yazarımız var. Ve yemek odasındaki yatakta içiyoruz.
Pencerenin kırılması… yemek odasındaki gördüğüm ışık ve zemindeki ıslaklık.
Pencerenin kırılması… yemek odasındaki gördüğüm ışık ve zemindeki ıslaklık.
Pencerenin kırılması… yemek odasındaki gördüğüm ışık ve zemindeki ıslaklık.
Yemek odasındaki tuğla örülü duvar Marianın bölümüne giden kapı mı?
Evet, biliyorum. Eğer yemek odasındaki pencereden bahçeye ulaşabilirsem oradaki duvara tırmanabilirim.
Kadının çıplak vücudu yemek odasındaki masada… fena halde deforme halde yatarken bulundu.
Bu yüzden yemek odasındaki sandalyelerin sayısı da artmalı, değil mi? Ev halkımız çoğaldı?
Saat yedi buçukta kapıdan girdiğinde yemek odasındaki masada ev yapımı suşilerle kaplı çıplak vücudumla ona sürpriz yapacağım.
Ama parmak izleri, Kont Foscatininin yemek odasındaki kahve fincanındaki ve şarap kadehindeki izlerle uyuşuyor.
Bir çocuk onu bana hatıra olarak bırakmıştı… ben de yemek odasındaki bir çekmeceye koymuştum.
Bence ışıkların sönmesi için yemek odasındaki lambayla da o oynadı.
Ayrıca yemek odasındaki kırık porselenleri topladım. Marthada kırık fincanlardan, çok güzel mumluklar olduğunu okudum.
Yemek odasındaki de öyle.
Yemek odasındaki pencere oturağına.