Examples of using Yokluğunu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Annemi bir daha hiç görmediğimden yokluğunu hissediyorum.
Şöyle anlatabilirim: Tanrının yokluğunu anlamak gibi.
Anneler bebek sahibi olunca onların yokluğunu hisseder.
Webster Sözlüğü'' eğlence'' yi, Alanın… yokluğunu fırsat bilmek olarak tanımlıyor.
Yaşam bulmak için belki de onun yokluğunu aramamız gerekiyordur.
Bazen acının yokluğunu hissediyorum.
Düşündüm de şanslıysam Wellman defterin yokluğunu fark etmezdi.
Bundan böyle, sen ailenin yokluğunu hissetmeyeceksin.
Sevgili Demelza, yokluğunu derinden hissetmekle birlikte… müthiş yeteneğinle, ben dönene kadar
Sen gidince kesinlikle yokluğunu hissedeceğiz. Haklı olabilirsin ama birlikte uzun zaman geçirdiğimiz için.
Şu anda hepimiz Connerın yokluğunu kalplerimizde hissediyoruz… ve Tanrı, bizi kıyamet günü bizi çağırdığında… onu tekrar görmeyi umut ediyoruz.
Şu anda hepimiz Connerın yokluğunu kalplerimizde hissediyoruz…
Onun Kutsal Varlığının yokluğunu hissediyordum ve bu bana acı veriyordu.
Ağır sağlak nötrinoların varlığı, gözlemlerdeki düşük kütleli solak nötrinoların ve sağlak nötrinoların yokluğunu açıklar niteliktedir.
Kozmolojist Martin Reesin yazdığına göre'' Egzotik fizikle ilgilenen şüpheciler kendileri sadece varsayımsal olan parçacıkların yokluğunu açıklamak için teorik bir argüman tarafından büyük ölçüde etkilenmemiş olabilirler.
belli kromozomlardaki DNA dizisinin varlığı ya da yokluğunu saptama amacıyla kullanılmıştır.
Ve bu çok acıydı, eminim sen de böyle hissettin. Burada, aşağıda olduğumdan beri kutsal varlığın yokluğunu hissettim.
Tüm geçen zamanda biz burada aşağıdaydık… ve bu bana acı veriyordu, eminim bu sanada acı veriyordu. Onun Kutsal Varlığının yokluğunu hissediyordum.
Orada başına bir şey gelmiş olmalı… öyle olmasaydı ayrıldığı ana geri dönerdi… ve biz onun yokluğunu fark etmezdik bile.