YOLCULUK in English translation

journey
seyahat
bir yolculuktu
macera
yolculuk
yol
travel
seyahat
gezi
seyehat
gezmek
gitmek
yolculuk
yol
dolaşın
gezin
trip
seyahat
gezi
tatil
bir yolculuktu
yolculuk
gezinin
ziyareti
ride
araba
binmek
gezinti
araç
sürüş
bir sürüş
yolculuk
sür
gezisi
git
voyage
seyahat
sefer
yolculuklar
bir yolculukla
road
trafik
yolu
yol
caddesi
yolculuk
cruise
yolcu
gezi
seyahat
seyir
tur
gemi
gemisi
passage
geçit
geçişi
pasaj
paragraf
bilet
geçiş
bölümü
yolculuk
bir yolunu
geçmesi
expedition
sefer
keşif
seyahat
gezisi
keşif gezisi
yolculuğu
düzenlediği keşif seferinin
traveling
seyahat
gezi
seyehat
gezmek
gitmek
yolculuk
yol
dolaşın
gezin
travelling
seyahat
gezi
seyehat
gezmek
gitmek
yolculuk
yol
dolaşın
gezin
trips
seyahat
gezi
tatil
bir yolculuktu
yolculuk
gezinin
ziyareti
riding
araba
binmek
gezinti
araç
sürüş
bir sürüş
yolculuk
sür
gezisi
git
traveled
seyahat
gezi
seyehat
gezmek
gitmek
yolculuk
yol
dolaşın
gezin
journeys
seyahat
bir yolculuktu
macera
yolculuk
yol
voyages
seyahat
sefer
yolculuklar
bir yolculukla

Examples of using Yolculuk in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Yarın onları yolculuk için hazır istiyorum Onları temizle.
I want them ready for the road tomorrow. Clean them up.
Yolculuk gemisindeki kablosuz internet yavaşmış
I heard the Wi-Fi on the cruise ship is slow
O yolculuk için haftalarca hazırlanmıştım.
I spend weeks preparing that expedition.
Uzayda yolculuk ediyor gibi görünüyor.
It's travelling through space.
Buraya gelebilmek için aylardır yolculuk ediyor olmalılar.
They must have been traveling for months to get all the way up here.
Her yolculuk aşıkların kavuşmasıyla sona erer,… bütün akıllı adamların oğlu bilir bu gerçeği.
Journeys end in lovers' meeting every wise man's son doth know.
Yolculuk için 300 demişlerdi.
They told me 300 for the passage.
Tane yolculuk için, sonra giderim?
One for the road, then I'm gone?
Pekâlâ, belki yolculuk için buradan bilet bulabilirim.
Okay, maybe I can pay for the cruise.
Ve sözü bu tarihi yolculuk görevinin liderine bırakıyorum.
And I wear this business about the mission leader of this… historic expedition.
Umarım yolculuk sizi fazla yormaz.
But I do hope the travelling will not tire you.
Kahkaha 1845te Amerikalılar at arabası ile yolculuk ediyordu.
Laughter In 1845, Americans traveled by horse and buggy.
Birçok zorlu yolculuk sonrasında mutlu bir son.
A happy ending after so many difficult journeys.
Yıldızlara yolculuk yok artık.
No more voyages to the stars.
Yiyecek ve yolculuk için para ödedik, antlaşma imzaladık.
We signed contracts, paid for food and passage.
Benim için üç yolculuk yapacaklar… ve artık Amerikan rüyasının peşine düşebilirler.
And they're free to pursue the american dream. 3 trips for me.
Yolculuk için bir şişe alacaktım.
I was gonna get a bottle for the road.
Baba-mobilde yolculuk şansı mı demek istiyorsun?
Wow, you mean a chance to cruise in the dad-mobile?
Bu olağanüstü yolculuk başladı.
Thus begins this remarkable expedition.
Zamanda yolculuk, ölü Yumyulack,
The time travelling, dead Yumyulack,
Results: 4717, Time: 0.0528

Top dictionary queries

Turkish - English