Examples of using Zahmetine bile in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Trev haklıymış. Saklama zahmetine bile girmemişler.
Beni hiç aramadığınızdan telefonuma bakma zahmetine bile girmemiştim!
Kundaklama olduğundan eminlerdi, ısıtıcıya bakma zahmetine bile girmediler.
Hamilton panzehir geliştirme zahmetine bile girmedi.
Hamilton panzehir geliştirme zahmetine bile girmedi.
bu kadın düne kadar benimle görüşme zahmetine bile girmedi.
Benim adamlarımı sorguladın. Ama senin kendi elinle seçtiğin adamlar, gelme zahmetine bile girmediler.
Vay canına… Ne?! Beni hiç aramadığınızdan telefonuma bakma zahmetine bile girmemiştim!
Çünkü saatlerdir arkadaki plajda oturuyorduk… ancak kimse ortaya çıkma zahmetine bile katlanmadı.
Biliyor musun Berg, arama zahmetine bile girmeyen oyuncak bebek satıcılarının açığını kapatıyorsun.
Evet, pekala, eski eşlerden bahsetmişken, babaları hediye getirme zahmetine bile girmedi.
Okulumuzdaki öğrencilerin, işiten ebeveynlerinin çoğu Amerikan işaret dilini öğrenmek zahmetine bile girmez.
Bir İngiliz olarak bunu bilmeliydiniz. Organizasyonunuz köleliğin varlığıyla ilgili soruşturma talebini gönderdiğinde on dördü aşkın ülke cevap verme zahmetine bile katlanmamıştı.
Neden numara yapma zahmetine bile giriyorsunuz ki?
Doğrusu, yerinde olsam kar pistinde boy gösterme zahmetine bile girmezdim.
Dannyye, kendi yapmak istediğin şeyleri yaptırmakla o kadar meşgulsün ki onun nelerden hoşlandığını anlama zahmetine bile girmedin.
arayıp söyleme zahmetine bile girmem tamam mı?
Springfieldda yaşamanın bütün faydalarını kullanıyorlar ama dilimizi öğrenme zahmetine bile katlanmıyorlar.
Demek Jordan benden ayrılacak, ama bana mesaj atma zahmetine bile girmedi mi?
Eminim babama karşı konuşmadan… önce çocukları olup olmadığına bakma… zahmetine bile girmemişsindir, değil mi?