Examples of using Zorundasınız in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bunu içmek zorundasınız.
Yine de öğle vaktine değin orada çalışmak zorundasınız.- Sus be.
Hayır dedim! Dediklerimi harfiyen yapmak zorundasınız.
Onu geri istiyorsanız bizimle dövüşmek zorundasınız.
Lütfen, amirim. Üstlerinizle konuşmak zorundasınız.
Çocuklar, anlamak zorundasınız.
Bu ağaçları buradan götürmek zorundasınız.
etrafınızdakilere… uyum sağlamak zorundasınız.
Aksi yönde deliliniz yoksa inanmak zorundasınız.
Bir kişi için bütün hastalıklara, bakmak zorundasınız.
Her zamankinden çok daha fazla çalışmak zorundasınız.
Her zamankinden çok daha fazla çalışmak zorundasınız.
Kaçmak zorundasınız dedi.
Kımıldamak zorundasınız!
Kalkmak zorundasınız yoksa beni boş yere öldürmüş olursunuz!
Cevaplamak zorundasınız, Sör Edward.
Zorundasınız. Ödersiniz,
Dr. Cristo, beni dinlemek zorundasınız. Wilkes. Wilkes!
Dikkatli olmak zorundasınız. Bunlar hassastır.
Bizimle karakola gelmek zorundasınız.- Benim.