УЛИКИ - превод на Турски

• kanıt
• delil
• ipucu
• ipuçları
• deliller
• bir ipucu
• kanıtlar
• kanıtları
• delilleri
• kanıtı
• i̇pucu
• delillerin
• delilimiz

Примери за използване на Улики на Български и техните преводи на Турски

тези снимки са отделни улики.
resimleri ayrı ipuçları olarak düşündüm.

да намерят още улики.
daha çok ipucu bulabilirler.

Ще кажат, че нашите чанти са улики във федерално престъпление.
Çantaların federal bir suça ait kanıt olduğunu söylerler.

Унищожаваш улики, нали знаеш?
Kanıtları yok ettiğinin farkında mısın?

Те мислят така единствено, защото всички улики са срещу вас.
Çünkü, tüm kanıtlar size karşı, ondan böyle düşünüyorlar.

Никакви други улики.
Başka delil yok.

От полицията твърдят, че имат нови улики срещу Спектър.
Poliste Spector aleyhinde yeni deliller varmış.

Кървави ръкавици, инструменти… басирам се, че колата е пълна с улики.
Kanlı eldivenler, araç gereçler… Eminim bu araç ipuçları ile doludur.

Вярвате или не, има много повече улики тук, отколкото си представяте.
İnanın ya da inanmayın, burada, sizin fark ettiğinizden çok daha fazla ipucu var.

Картър каза, че има улики срещу ЧР- снимки, записи.
Carter, HR aleyhinde delilleri olduğunu söyledi, fotoğraflar, kayıtlar.

А ти унищожаваш улики.
Ayrıca kanıtları yok ediyorsun.

В каквото и да вярваш, всички улики сочат, че Чарли е убиеца.
Her neye inanıyorsan bütün kanıtlar gösteriyor ki… Charlie Coleman aradığımız katil.

Фалшиви улики, изглеждащи като истински.".
Gerçekmiş gibi görünen sahte delil.

Какви улики?
Ne tür deliller?

Всъщност ми се иска да ми изневеряваше, защото щях да престана да търся улики навсякъде.
Keşke birisiyle ilişkin olsaydı da etrafta ipuçları aramaktan vazgeçseydim.

Може би, трябва да мислим като детективи и да търсим улики.
Belki de dedektifler gibi düşünüp ipucu aramalıyız.

Трябваше да прибера някои улики.
Birkaç kanıtı girmem gerekiyordu.

Не е ли твърде рано да се връщат улики на семейството?
Delilleri aileye teslim etmek için erken değil mi?

Знам, че не трябва да се укриват улики, но бях толкова уплашена.
Kanıtları saklamanın suç olduğunu biliyorum. Ama çok korkmuştum.

Всички улики сочат това, но имаме свидетел, който не мисли така.
Tüm kanıtlar bunu gösteriyor, ama böyle olmadığını düşünen bir tanık var.