HEYECANLI - превод на Български

вълнуващо
heyecanlı
ilginç
heyecanlandım
çok heyecan verici
heycan verici
dokunaklı
нервен
gergin
sinir
tedirgin
heyecanlı
endişeli
asabi
възбуден
azgın
tahrik
heyecanlı
kısa saç
azmış
saç
heyecanlandı
uyarılmış
по-вълнуващо
daha heyecan verici
heyecanlı
daha
развълнувано
heyecanlı
şen şakrak
ентусиазиран
hevesli
coşkulu
heyecanlı
istekli
най-вълнуващото
en heyecanlı
başıma gelen en heyecan verici
във възторг
memnun
heyecanlı
mest
heyecanlandırdı
mutlu
надъхан
heyecanlı

Примери за използване на Heyecanlı на Турски и техните преводи на Български

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
İnsan kaynaklarına işimin biraz heyecanlı olmasını istediğimi söylerken bunu düşünmüyordum.
Когато казах, че искам повече вълнение в работата си, не това имах предвид.
Yarın için heyecanlı mısın?
Нервен ли си за утре?
Ben sadece… gürültücü, aptal ve heyecanlı davranacağım.
Ще бъда гръмогласен, тъп и ентусиазиран.
Bu Yıl Daha Heyecanlı.
Тази година е още по-вълнуващо.
Ne olduğunu şu an söyleyemem ama çok heyecanlı olacak.
Не мога да ви кажа какво става, но ще бъде много вълнуващо.
Onlar heyecanlı değil.
Те не са във възторг.
Heyecanlı olan şey okulda fırsatları hırslı bir şekilde yakalamaya çalışan öğrenciler görmem.
Най-вълнуващото е, че там виждам амбициозни ученички, които грабват възможността.
Heyecanlı olman normal.
Нормално е да си нервен.
Çok heyecanlı konuşuyorsun.
Звучиш много развълнувано.
Heyecanlı bekleyiş yarın sonuçlanacak.
Голямото вълнение обаче е планирано за утре.
Daha eşleşmeler gerçekleşmedi çünkü böylesi daha heyecanlı.
Защото така е още по-вълнуващо.
Cam, bazen biraz aşırı heyecanlı olabiliyorsun.
Кам, просто понякога си малко, нали знаеш, прекалено ентусиазиран.
Hâlâ sıfırdan madde üretiyoruz ama kitap heyecanlı bir şeyi ortaya çıkardı.
Все още създаваме материя от нищото, но книгата ми показа нещо вълнуващо.
Annemin heyecanlı olduğunu biliyorum.
Знам Mom -те надъхан.
Heyecanlı olman çok normal.
Нормално е да си нервен.
Ve Marvin heyecanlı değildi.
Марвин не е във възторг.
Şu an Hint sanatını izlemek için oldukça heyecanlı bir zaman.
Точно сега е най-вълнуващото време за гледане на ново индийско изкуство.
Sesin hiç heyecanlı gelmiyor.
Не звучиш развълнувано.
Kara Yarın''. Çok heyecanlı.
Черното утро." О, вълнение.
DTP de çok heyecanlı gözükmüyor.
Туркменският президент не изглеждаше много ентусиазиран.
Резултати: 704, Време: 0.0889

Най-популярните речникови заявки

Турски - Български