IMKÂNSIZ - превод на Български

невъзможно
imkansız
mümkün
olanaksız
не може
yapamam
edemem
veremem
edemiyorum
olamam
yapamıyorum
olmaz
gelemem
bunu yapamam
mümkün değil
няма начин
imkan yok
bir yolu yok
hiçbir şekilde
hiç yolu yok
bir yol yok
mümkün değil
bir yolu olmadığını
невъзможно е
bu imkansız
mümkün değildir
невъзможна
imkansız
mümkün değildir
olanaksız
impossible
невъзможни
imkansız
mümkün
olanaksız
невъзможното
imkansızı
olanaksızı
mümkün
не мога
yapamam
edemem
veremem
edemiyorum
olamam
yapamıyorum
olmaz
gelemem
bunu yapamam
mümkün değil
не можеш
yapamam
edemem
veremem
edemiyorum
olamam
yapamıyorum
olmaz
gelemem
bunu yapamam
mümkün değil
немислима
düşünülemez
imkânsız

Примери за използване на Imkânsız на Турски и техните преводи на Български

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
Orada konsantre olmak imkânsız ayrıca tuvaletinde de boktan bir asansör müziği çalıyor.
Не мога да се концентрирам, а и в тоалетните има тъпа музика.
Silasın aynı anda herkesin aynı şeyi görmesini sağlaması imkânsız.
Няма начин Сайлъс да може да накара всички да виждат едно и също нещо едновременно. Окей.
Ama düşündükçe daha iyi anlıyorum ki ikimizin ortak bir geleceği olması imkânsız.
Но колкото повече мисля, толкова повече осъзнавам, че не може да имаме общо бъдеще.
Ben Clara Oswald, imkânsız kızım. Doktoru kurtarmak için doğdum.
Аз съм Клара Осуалд, невъзможното момиче, родена за да спаси Доктора.
Bu neredeyse imkânsız bir görev.
Това е почти мисия невъзможна.
Senin hayatın, imkânsız kararlardan ve trajik bir sondan daha fazlası olabilir.
Твоят живот можеше да бъде повече от невъзможни решения и трагичен край.
Haziranda saatin kaç olduğunu anlamak imkânsız.
Не мога да разбера какъв е този срок- юни.
Bunu yapmak imkânsız.
Не можеш да го направиш.
Bunu zamanında durdurmamız imkânsız.
Няма начин да я изключим навреме.
Bizim iznimiz olmadan oradan canlı ya da ölü birinin geçmesi imkânsız.
Нищо живо или мъртво не може да премине без наше разрешение.
Ben imkânsız kızım ve hikâyem sona erdi.
Аз съм Невъзможното момиче и моята история стигна своя край.
Sadece imkânsız olduğunu düşünüyorum.
Просто смятам, че е невъзможна.
Ama imkânsız da değiller.
Но не са и невъзможни.
Sanırım bu hiç evlenmemiş olmanın en iyi yanı. Boşanmak imkânsız.
Това е хубавото на съжителството без брак, че не можеш да се разведеш.
Şu an durdurmam imkânsız.
Не мога да се спра!
Willin Sloane için çalışması imkânsız.
Няма начин Уил да работи за Слоун.
Bu videodan yerini bulmak imkânsız.
От видеото не може да се разбере.
Oysa bu imkânsız bir görev.
Следователно това е невъзможна задача.
Ve ben de onun imkânsız bir şey yaptığını gördüm.
Аз го видях, да прави невъзможното.
Dağları bile hareket ettirebiliyorsak o hâlde bizim için hiçbir şey imkânsız olmayacaktır.
А ако можем да преместим планина, няма невъзможни неща за нас.
Резултати: 645, Време: 0.1227

Най-популярните речникови заявки

Турски - Български