Примери за използване на Kemiğini на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Evet, bir köpek asla kemiğini gömdüğü yerden uzaklaşmaz.
Üç farklı dimetrodon kemiğini…-… aynı kişiye satmış.
Sopa kemiğini kırar, ama et herşeye dayanır.
Çene kemiğini bırak.
Kemiğini katana olarak kullanıyor.
Darbenin etkisi parçalanan topuklardan bacaklara iletilmiş ve leğen kemiğini kırmış.
Hayır, Chester uykusundan uyanınca kemiğini istiyor.
Oraya sokabilmek için kaç kemiğini kırmak zorunda kaldılar acaba?
Kemiğini kaybeden köpek trenlerde avare avare gezen birini arıyor.''''.
Şimdi bilek kemiğini inceliyoruz.
Adamın etini yiyor, kemiğini emiyordu.
Ama dal amniyotik keseyi ve ikizlerden birisinin göğüs kemiğini kırmış.
Sanırım dindar birinin kemiğini bir manastır mezarlığında bulamıyoruz.
Daha önce Sahranın bu bölümünde rastlanmamış en büyük dinozor kemiğini keşfettik.
Buruna tokat atıyorsun, burun kemiğini direkt beyine gönderiyorsun.
Hasta olsan sağlıklı genç bir kadının kemiğini almak istemez miydin?
Mezar Odasındaki, ipek telden oluşan bu bağ dil kemiğini kırmamış.
Bunun yerine on binlerce hayvan kemiğini buldular.
Ben, ben onun kemiğini kırdım.
Alarm, Bay Addy insan kemiğini kestikten sonra çaldı.