Примери за използване на Seni neredeyse на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Seni neredeyse öldürüyor, yine de sen mi ödüyorsun?
Та той почти не те уби, а сега му плащаш гаранцията?Seni neredeyse liseden beri görmüyorum.
Не съм те жиждала от… гимназията.Claire, seni neredeyse tanıdım gibi.
Süvari Lideri Spore o gözlükler seni neredeyse medeni biri gibi gösteriyor.
Кавалерийски командир Споре, тези очила почти ви правят да изглеждате като цивилизован човек.Seni neredeyse tanıyamıyordum, üzerinde kıyafetlerin olunca.
Едва те познах така облечена.Seni neredeyse tanımıyorum.
Едва ви познавам.Seni neredeyse vurduğum için özür dilerim.
Извинявай, че замалко не те застрелях.Seni neredeyse tanıyamadım.
Едва те познах.Seni neredeyse hiç tanımıyorum.
Едва те познавам.Seni neredeyse bu takım içerisinde tanıyamıyordum.
Почти не ви познах в този костюм.Seni neredeyse öldürüyordu.
За малко не те уби.Seni neredeyse unutuyordum.
Теб почти те забравих.Sıska yanakların yüzünden seni neredeyse tanıyamıyordum.
Почти не те познах, с тези измършавели бузи.Burt, yeni saç stilinle seni neredeyse tanıyamıyordum.
Бърт, почти не те познах с тази модерна прическа.Bu sabah Diananın elbisesini yaktım. Geçen hafta seni neredeyse öldürüyordum.
Тази сутрин запалих роклята на Даяна, почти не те убих миналата седмица.Elinde kanlı kılıcın olmadan seni neredeyse tanıyamıyordum.
Без меча едва те познах.Bu epey şaşırtıcı çünkü seni Kübada gördüğümde, motorsikletiyle seni neredeyse öldüren bir adam olduğunu duydum ama sen arabasını almamışsın!
Колко се изненадах обаче, когато в Куба чух за човек, който почти те е убил с колата си, а ти си му позволил да я задържи!Aylardır kimseyle konuşmadım. Ve seni neredeyse hiç tanımıyorum. Yine de seninle konuşma ihtiyacı duyuyorum.
От месеци не съм говорила с никого, едва те познавам, и въпреки това изпитвам нужда да говоря с теб.Sen neredeyse her şeyi mahvedeceksin.
Ти за малко да развалиш всичко.Tek istediği aftı ve sen neredeyse suratına tükürmediğin kaldı.
Всичко, което искаше беше прошка, а ти на практика се изплю в лицето и.
