Примери за използване на Vermenin на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Kendimi bir Cumhuriyetçi olarak tanımladım çünkü izleyiciye sunduğum haberin yorumunu vermenin doğru olacağını düşündüm.
Senin kenara çekilip, ona The Spectatoru vermenin zamanı geldi.
Bu yaratıkları öldürmenin ve bu felakete son vermenin yolunu bulduk.
Kardeşine hak ettiği huzuru vermenin zamanı geldi.
Vahşet sadece zarar vermenin bir yolu.
Kardeşine hak ettiği huzuru vermenin vakti geldi.
Aileye haber vermenin bir yolunu bulmam gerekecek.
Ama yaşamasına izin vermenin daha zalimce olacağını düşündüm.
Fakat basket topunu vermenin seni daha iyi hissettireceğini sanmıyorum.
Ona zarar vermenin bedelini ödeyeceksin.
Adipose Endüstrileri, kilo vermenin 21. yüzyıldaki tek adresi.
Tannerı ele vermenin Hustonın fikri olduğunu söylememiş miydin?
Elime bir çek vermenin her şeyi düzelteceğini mi sandın?
Eğlenceyi başlatmam için bana işaret vermenin bir yolunu bulmalısın.
Bazen birine ders vermenin en iyi yolu onları cezalandırmak
Hükümetin kontrolünü Winne vermenin hata olduğunu
İlginç olan bu çalışmayı Güney Amerika ve Kanadada'' plasebo vermenin daha etik olduğu'' yerde yapmış olmaları.
Ama eğer iki tarafa da daha fazla seçenek vermenin yollarını bulabilirsek, kuralları değiştirmek için yeni
Ama çocuklarımın uyuşturucu satmanın, insanlara zarar vermenin ve adam öldürmenin hoş karşılandığı bu evde yaşamasına hayatta izin vermem. .
Bu duruma son vermenin tek yolu,