GEBAR - Turkce'ya çeviri

doğurdu
gebären
bekommen
geburt
züchten
behalten
kriegen
zur welt bringen
entbinden
doğduğunda
geburt
geboren werden
geboren zu sein
doğurduğu
gebären
bekommen
geburt
züchten
behalten
kriegen
zur welt bringen
entbinden
doğurmuş
gebären
bekommen
geburt
züchten
behalten
kriegen
zur welt bringen
entbinden
dünyaya
welt
erde
world
weltweit
earth
diesseitigen
irdischen

Gebar Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Einige Haustier Katze, die draußen lebt unabhängig, gebar an meiner Treppe.
Dışarıdan bağımsız yaşayan bazı evcil kedi, merdivenlerden benim de doğurdu.
Gen 24:36 Seine Frau Sara gebar noch in ihrem hohen Alter meinem Herrn einen Sohn.
Yar.24: 36 Karısı Sara ileri yaşta efendime bir oğul doğurdu.
Nach einem Jahr gebar die Königin wieder einen Sohn.
Bir yıl sonra kraliçe bir oğlan daha doğurdu.
Und Hagar gebar Abram einen Sohn.
Hacer, Avrama bir oğlan doğurdu.
Eva gebar Kain in Schweiß und Blut.
Ve Havva kan ve ter içinde Kabili doğurdu.
Einem Mann, dem sie ein Kind gebar.
Kadın ondan bir çocuk doğurdu.
Weil ich ihm einen Sohn gebar. Dein Vater hat mich ertragen.
Ona bir oğlan doğurduğum için katlandı. Baban bana.
Und wenn er statt eines Sohnes eine Tochter gebar, dann ist es weiter bedeutungslos.
Ve bir oğul yerine, bir kız doğurduysa, daha da genelde rahatsızlık anlamsız olur.
Drei Tage nach meiner Niederkunft gebar auch dieses Weib.
Ben doğurduktan üç gün sonra bu kadın da doğum yaptı.
Und Abram war sechsundachtzig Jahre alt, da ihm Hagar den Ismael gebar.
Hacer İsmaili doğurduğunda, Avram seksen altı yaşındaydı.
Zettie Mallick gebar Donald Allen Mallick im Jahr 1956, drei scheue Monate vor ihrem 14.
Zettie Mallick 1956da Donald Allen Mallicki doğurduğunda 14 yaşına 3 ay varmış.
Und die Frau klagte, daß sie ein Kind gebar mit Zähnen.
Ve kadın ağlamış,'' O dişleriyle doğdu'' diyerek.
Nicht allgemein bekannt ist… dass Eliza vor 20 Jahren, bevor sie starb, ein Kind gebar.
İnsanların bilmediği şey ise 20 yıl önce ölmeden önce Elizanın bir çocuk doğurduğuydu.
Da ich ihm einen Sohn gebar.
Çünkü ona bir oğul doğurdum.
Weil ich Satans Brut gebar.
Şeytanın tohumunu doğurduğum için.
Dass Eliza vor 20 Jahren, bevor sie starb, ein Kind gebar. Nicht allgemein bekannt ist.
İnsanların bilmediği şey ise… 20 yıl önce ölmeden önce Elizanın bir çocuk doğurduğuydu.
Angst gebar Aberglauben und blendete seine Vernunft.
Korku, insanın aklını kör ederek batıl inançları da doğurmuştur.
Die Königin gebar sechzehn Kinder.
Kraliçenin toplam on altı çocuğu doğmuştur.
Auf der Insel gebar Aigina den Aiakos.
Aigina bu adada Aiakosu doğurur.
Wie könnte sie die Frau verachten, die ihren einzigen Enkel gebar?
Torununu doğuran kadından nasıl nefret edebilir?
Sonuçlar: 130, Zaman: 0.0904

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce