SCHWEREN - Turkce'ya çeviri

• ağır
• ciddi
• şiddetli
• zor
• büyük
• ağırlığında
• zorlu
• ağırlıklı

Schweren Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

In schweren Fällen werden jedoch Antihistaminika und Steroide verordnet.
Ancak ciddi vakalarda antihistaminikler ve steroidler reçete edilir.

Erste Bilder nach dem schweren Erdbeben.
Şiddetli Depremden İlk Görüntüler.

Ich habe so viel gelernt auf diesem schweren Weg.
Bu zorlu yolculuk bana çok şey öğretti.

Das ist der erste Teststart der schweren Angara.
Yapan ağırlıklı ankaranın ilk denemelere başlandı.

Das ist es, was gute Nachbarn in schweren Zeiten tun.
İyi komşular zor zamanlarda böyle yapar.

Manchmal besteht das Gelee aus schweren Gedanken und Sorgen.
Bazen ağır düşünceler ve endişelerden kaynaklanan pelteler vardır.

So entfällt das tragen von schweren Lasten.
Bu sayede büyük yük ortadan kalkacaktır.

Wird als Antibiotikum bei schweren Infektionen verwendet.
Ciddi enfeksiyonlarda antibiyotik olarak kullanılır.

Bei schweren Formen der Krankheit- Antibiotika.
Hastalığın şiddetli formunda- antibiyotikler.

Wie sage ich es am besten… Eine Inspiration. Sie in dieser schweren Phase zu beobachten.
Nasıl söylesem… Bu zorlu süreçle başa çıkmanı seyretmek İlham verici.

Ich hatte mit schweren Berater zu tun.
Ağırlıklı olarak danışmanlarıyla konuştum.

Sehr schweren Wahrheiten.
Çok zor gerçeklerle.

Wir erleiden schweren Schaden.
Ağır hasar alıyoruz.

Kevin Smith hat einen schweren Herzinfarkt erlitten.
Yönetmen Kevin Smith büyük kalp krizi geçirdi→.

Die Ursachen für schweren Haarausfall sind schwerwiegendere Erkrankungen.
Şiddetli saç dökülmesinin nedenleri daha ciddi hastalıklardır.

Zeitraum der Behandlung und Rehabilitation von schweren Krankheiten.
Ciddi hastalıkların tedavi ve rehabilitasyon dönemi.

In diesen schweren Trauerzeiten müssen wir zusammenstehen.
Bu zorlu yas günlerinde bir arada durmalıyız.

Was bewirken die schweren Decken?
Ağırlıklı battaniyeler nasıl işe yarıyorlar?

Ich belästige Sie in einer schweren Zeit. Verzeihen Sie mir.
Kusuruma bakmayın. Zor anınızda sizi rahatsız ettim galiba.

Wir deckten sie durch schweren Beschuss. sie landeten hier.
Onları ağır bombardıman ile koruduk. Şuraya ulaştılar.