URNE - Turkce'ya çeviri

• vazo
• küpü
• külleri
• vazoyu
• küpün
• vazonun

Urne Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Anna, bitte stell die Urne weg.
Anna, lütfen. Bırak o küpü yere.

Ich schicke Ihnen einen Scheck für die Urne.
Vazon için sana bir çek yollarım.

Die Rose vor Mamas Urne. Echt?
Annemin vazosunun önündeki gül. Gerçekten mi?

Es ist nicht normal, die Urne meines Vaters neben dem Gästebuch stehen zu haben.
Babamın küllerinin olması bence de normal değil. Ziyaretçi defterimizin yanında.

Hol mir das Buch, das neben der Urne meines Vaters liegt.
Bana babamın küllerinin yanındaki kitabımı getir.

Habt ihr die Urne meiner Oma als Wasserpfeife benutzt?
Babaannemin külünü nargile olarak mı kullanıyordun?

dem von Arendelle. Aber jetzt können wir diese Urne vernichten.
Arandellein iyiliği için… şu küpten kurtulmalıyız.

Stell dort die Urne deiner Mutter hin. Und es ist sauber.
Temiz de. Annenin küllerini oraya koyalım.

Die Urne, Brant.- Was?
Kül kabı Brant. Ne?

den ich für die beste Urne gewonnen habe.
Bu en iyi kupa için kazandığım ödül.

Eine Urne aus dem 14. Jahrhundert.
Yüzyıla ait bir kül kavanozu.

Die Urne meines Mannes.
Kocamın küllerinin olduğu vazo.

Später meinte jemand, die Urne Ihrer Schwiegermutter rieche nach Kotze.
Sonra birinin,'' Kayınvalidenin kül küpü kusmuk kokuyor.

übereinander gelagert, daneben Urne c.
iist iiste konulduk-.

Sie stellten die Urne auf einen kleinen Elektrowagen… und der fuhr im Schritttempo eine endlose Strecke… bis zu dem kleinen Loch, das sie ausgehoben hatten.
Küpü, kazdıkları ufak deliğe dökecek olan kaplumbağa hızında ağır ağır ilerleyen ufak bir yürütecin üzerine koydular.

Und sammelte die Überreste auf, Ich ging in die Scheune, wo die Urne zerstört wurde, jedes einzelne Körnchen.
Küpün yok edildiği ahıra gittim ve… tek tek, bin bir zahmet çekerek tüm parçaları topladım.

Ich ging zu der Scheune, in der die Urne zerstört wurde,
Küpün yok edildiği ahıra gittim

Welt jenseits unserer kennen: unsichtbar, mächtig… und so real wie die Urne selbst.
görünmeyen ama güçlü ve vazonun kendisi kadar gerçek bir dünya olduğunu öğrenmişti.

von meiner Schwester gedacht, deiner Mutter, bevor sie mich in dieser Urne einsperrte.
Annen için…- Ama o beni şu küpün içine hapsetti.

Vor einigen Jahren entdeckte ein forschender Parapsychologe namens Michael Roland eine Urne mit Asche, die die Überreste von, naja, mir enthielt.
Bir kaç yıl önce, Michael Roland isimli parapsikoloğun yaptığı araştırmada şey, benim kalıntılarımı içeren bir kül vazosuna rastladı.