Hard to find Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
It was hard to find you.
They don't think she's gonna be hard to find?
Onu bulmanın zor olmayacağını mı düşünüyorlar?Hard to find the right gift for a woman, neh?
It's not my fault things are hard to find on the bottom of the ocean.
Bu şeylerin okyanusun… altında bulunmasının zor olması benim suçum değil.The grave's gonna be hard to find, but I left something on top of it.
He's not hard to find, sir.
It is hard to find here.
Almanyada bulmak kolay olmuyor.The words were hard to find. I told you.
Kelimeleri bulmanın zor olduğunu söylemiştim.Things are hard to find on the bottom of the ocean.
Bu şeylerin okyanusun… altında bulunmasının zor olması benim suçum değil.Hard to find the right gift for a woman.
Bir kadın için doğru hediyeyi bulmak zordur.Anyway, she finds it very hard to find someone With my lovemaking skills.
Her neyse, benim gibi aşk yapma yetenekleri olan… birini bulması zor tabi.I'm not very hard to find.
Bulunması zor biri değilim ki.It's hard to find a new job.
Bir işten çıktıktan sonra, yenisini bulmak kolay değildir.Who would have thought it would be so hard to find an all-American girl with talent?
Yetenekli bir Amerikan kızı bulmanın zor olduğunu kim düşünebilirdi ki?That's hard to find around here sir.
Onu buralarda bulmak zordur.You know, I used to, hard to find the time.
Bilirsin, eskiden, şimdi zaman bulması zor.Look it's not my fault things are hard to find.
Bakın, bu şeylerin okyanusun… altında bulunmasının zor olması benim suçum değil.Hard to find.
Bulunması zor.It's hard to find a guy on the lam if he's smart.
Kaçan zeki bir adamı bulmak kolay değildir.Tom wondered whether it would be hard to find a job in Boston.
Tom Bostonda bir iş bulmanın zor olup olmayacağını merak ediyordu.
