SCHEDULING - Turkce'ya çeviri

['ʃedjuːliŋ]
['ʃedjuːliŋ]
planlama
plan
to schedule
in the planning
conspiring
zamanlama
timing it
of timing it
program
show
schedule
programming
software
programlama
to program
programming
to be programmed
planlanmasına
plot
scheme
ayarlamak için
to set
to arrange
to adjust
to schedule
to get
up
to fix
to calibrate
to book
organized
takvim
calendar
schedule
timetable
almanac

Scheduling Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
You have to take over the scheduling, risk management, shift reports.
Programları tekrar yapmalısın, risk yönetimi, vardiya raporları.
Scheduling issue.
Programda sorun çıktı.
I mean, just look at this scheduling, labour distribution.
Yani şu programa bir bakın, emek dağıtımı.
He handled payment, scheduling, everything.
Ödemeyi, programı, her şeyi o yaptı.
Any change in scheduling or workload… is going to give the appearance of covering guilt.
İş yükündeki ya da planlamadaki bir değişiklik suçun örtbas edildiği izlenimini verir.
Scheduling mix-up.
Programda bir karışıklık olmuş.
Who's in charge of scheduling?
Planlamadan kim sorumlu?
Teresa does the travel scheduling.
Seyahat planını Teresa yapar.
Labour distribution. I mean, just look at this scheduling.
Yani şu programa bir bakın, emek dağıtımı.
These are more than just scheduling banalities. There are several clues, however, that indicate.
Bunların sadece sıradan planlamaların ötesinde olduğunu gösteren ipuçları var.
There are several clues, however, that indicate these are more than just scheduling banalities.
Bunların sadece sıradan planlamaların ötesinde olduğunu gösteren ipuçları var.
I'm just dealing with the scheduling.
Ben sadece planlamayla ilgileniyorum.
No, I just do the scheduling.
Hayır, sadece planlamayı yapıyorum.
Last-minute scheduling change.
Son anda plan değişikliği.
Dr. Zane, please call Central Scheduling.
Dr. Zane, lütfen Merkez Planlamayı arayın.
Siv is in charge of scheduling.
Siv, programlamadan sorumludur.
I thought we were here to discuss scheduling. Compromise?
Uzlaşma mı? Programımızı tartışacağımızı sanıyordum?
I will tell the mayor you had a scheduling conflict.
Belediye başkanına çakışan bir programının olduğunu söylerim.
Scheduling conflict?
Çakışan program mı?
Talk to Dr. Taussig about scheduling him in.
Dr. Taussig ile randevu vermek konusunda konuş.
Sonuçlar: 97, Zaman: 0.0694

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce