TIME TO FIND - Turkce'ya çeviri

[taim tə faind]
[taim tə faind]
bulmak için zaman
time to find
time to figure
bulacak zamanı
time to find
bulma vakti
bulmak için zamana
time to find
time to figure
bulacak zamanımız
time to find
bulmak için zamanımız
time to find
time to figure
bulacak zaman
time to find
bulmam için zaman
time to find
time to figure
bulacak zamanım
time to find
vakit tanıyorsunuz benim için savaşacak başka dinden birini bulmam için
bulabilmesi için verandada yeterince zaman geçirdi

Time to find Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I have no time to find someone else and you're just what they want.
Başka birini bulacak zamanım yok ve sen tam aradıkları tipsin.
I need time to find Thumbelina.
Thumbelinayı bulmak için zamana ihtiyacım var.
I just need time to find the guy.
Adamı bulmam için zaman lazım.
Do we have time to find a grocery shop?
Market bulacak zamanımız var mı?
You won't get towed, and we don't have time to find another spot.
Sen içmezsin işte ve başka bir yer bulmak için zamanımız yok zaten.
That gives us time to find another hotel.
Bu bize başka bir otel bulacak zaman tanıyor.
it's to buy time to find an answer.
cevap bulmak için zaman kazanıyordur.
I had no time to find my gi.
Gimi bulacak zamanım yoktu.
What?- I just need some time to find the guy?
Adamı bulmam için zaman lazım. -Ne?
But I need time to find a good window.
Uygun bir pencere bulmak için zamana gereksinmem var.
But on a night like thist, it will gonna take some time to find him.
Ama bu gece gibi bir geceydi, onu bulmak için zamanımız var.
So… Okay? We don't have time to find ourselves in Thailand.
Şimdi… Tamam mı? Kendimizi Taylandda bulacak zamanımız yok.
They were so well-hidden that I needed time to find them.
Öyle gizlemiştim ki onları bulmak için zaman gerekiyordu.
I just need some time to find the guy.- What?
Adamı bulmam için zaman lazım. -Ne?
But I need time to find a good window.
Uygun bir pencere bulmak için zamana ihtiyacım var.
We still have time to find the antiserum.
Aşıyı bulacak zamanım var.
you would need time to find Disk B.
B disketini bulmak için zaman gerekiyordu.
We would need some time to find a new home.
Yeni bir ev bulmak için zamana ihtiyaç var.
I don't have time to find a replacement CEO for Queen Consolidated.
Queen Konsolide için yeni bir CEO bulacak zamanım yok.
That should give you time to find the Colt. And this phoenix creature.
Size Coltu ve Phoenixi bulmak için zaman kazandırır.
Sonuçlar: 186, Zaman: 0.052

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce