DAVET ETMEYI - Almanca'ya çeviri

• einzuladen
• einladen
• Einladung

Davet etmeyi Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Nedir bu? Seni kahvaltıya davet etmeyi umuyordum.
Was? Ich hatte gehofft, Sie zum Frühstück einzuladen.

Başka kullanıcıları birlikte çalışmak için davet etmeyi.
Andere Nutzer zur Zusammenarbeit einladen.

Üzgünüm Fez, seni ve Hydeı davet etmeyi unutmuşum.
Tut mir leid, dich und Hyde hab ich vergessen einzuladen.

Başkan yardımcısının ofisi daha sonra Jacobsu etkinliğe davet etmeyi reddetti.
Das Büro des Vizepräsidenten später verweigert Jacobs zur Veranstaltung einladen.

Galiba biri beni davet etmeyi unutmuş.
Es ist, als hätte jemand vergessen, mich einzuladen.

Endişelenmeyin, Skype herkesi sohbete davet etmeyi kolaylaştırır.
Keine Sorge, Skype macht es einfach, jemanden zum Chat einladen.

Özür dilerim Marianne. Komşularımızı davet etmeyi ihmal ettim..
Entschuldigung, Marianne. Ich habe es versäumt, unsere Nachbarn einzuladen.

Not: Başka bir ekip toplantısında katılımcıları davet etmeyi denemeyin!
Hinweis: Versuchen Sie nicht, Teilnehmer über eine Teams-Besprechung einzuladen.

Onu Miamiye davet etmeyi sana bıraktım.
Und du lädst ihn nach Miami ein.

Ama beni davet etmeyi düşünmeleri komikti.
Aber es ist lustig, dass sie mich eingeladen haben.

İnsanları davet etmeyi unuttun mu?
Hat man vergessen, die einzuladen?

İnsanları davet etmeyi unuttun mu?
Hat man vergessen sie einzuladen?

Arkadaşlarınızı da davet etmeyi unutmayın;
Vergiss nicht, auch Deine Kollegen herauszufordern;

Yemeğe davet etmemiz gerekmez mi? Arkadaşın olarak.
Wir sollten deine Freundin zum Essen einladen.

Onu davet etmemiz gerek.
Wir müssen ihn einladen.

Seni bu amaçla davet etmek Pollynin fikriydi.
Es war Pollys Idee, dich zu diesem Zweck einzuladen.

Mekan bulmalıyız, insanları davet etmeliyiz, yemeklerle ilgilenmeliyiz.
Wir müssen einen Ort finden, Leute einladen, bekommen Essen.

Seni bu amaçla davet etmek Pollynin fikriydi.
Es war Pollys Idee, dich einzuladen.

Onları da davet etmeliyiz gerçi.
Wir müssen sie trotzdem einladen.

Bu dünyada Donwelle istediği misafirleri davet etme yetkisini verebileceğim… sadece bir evli kadın bulunuyor.
Es gibt nur eine verheiratete Frau, der ich erlaube, nach Donwall einzuladen, welchen Gast sie auch wünscht.