TUTMAYA - Almanca'ya çeviri

zu halten
tutmak
korumak
kalmasına
tutulması
tutun
tutarak
uydurmak
tutacak
sürdürmek için
zu behalten
tutmak
korumak
kalmasına
saklamak
tutacak
festzuhalten
tutmak
yakalamak
tutunmak
sıkı tutun
dayan
sımsıkı
zapt
alıkoymak
bleibt
kalmak
kalır
kalın
kalacak
kalıyor
kalabilir
kalıp
tutmak
kalacağız
dur
anzuheuern
tutmak
kiralamak
işe
almak
zurückzuhalten
tutmak
geri tutan
engel
tutamadım
durduramaz
dizginlemek
önleyebilirler mi
tutabilirler mi
zu bewahren
korumak
kurtarmaya
saklamak
tutmak
muhafaza etmek
korur
zu ergreifen
geçmeye
ele geçirme
yakalamaya
almak
tutmaya
aufrechtzuerhalten
korumak
sürdürmek
muhafaza
sürdürülür
devam ettirebilir
sağlamak
ayakta tutmak
zusammenzuhalten
bir arada tutmak
bir arada
birlik olmamız
birbirimizi kollamazsak
birbirimize destek olmamız
birlikte kalmamız
birlikte tutmak

Tutmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Devletin onu orada tutmaya hakkı var.
Die Regierung hat jedes Recht, ihn dort zu behalten.
Alex, ben bizi hayatta tutmaya çalışıyorum.
Alex, ich versuche, uns am Leben zu halten.
Bense onu hayatta tutmaya çalışıyorum.
Ich will nur, dass er am Leben bleibt.
Savunmaya değer ya da savunmak için birini tutmaya.
Und übrigens wert, verteidigt zu werden oder jemanden anzuheuern, der das tut.
Bu özellik daha fazla su tutmaya yardımcı olur.
Diese Eigenschaft trägt dazu bei, mehr Wasser zurückzuhalten.
Sana söylemek istiyorum ama sırı tutmaya söz verdim.
Ich wollte es dir erzählen, aber ich habe versprochen ein Geheimnis zu bewahren.
Bu yeminini tutmaya hazır mısın?
Seid ihr willens, diesen Eid aufrechtzuerhalten?
Yeni medya ortamları anıları tutmaya yardımcı oluyor mu?
Helfen die neuen Medien, Erinnerungen festzuhalten?
Dr. Carter beni burada tutmaya çalıştı.
Dr. Carter hat versucht, mich hier zu behalten.
Bir kadını esir tutmaya hakkınız yok.
Sie haben kein Recht, eine Frau gefangen zu halten.
Sydney, uzanıp, elimi tutmaya çalışmanı istiyorum senden.
Sydney? Ich möchte, dass Sie versuchen, meine Hand zu ergreifen.
Bugün kamerayı odaklı tutmaya çalışalım.
Versuchen wir heute, dass die Kamera scharf bleibt.
Düşünsenize süper model Lauren Huttonın jigolo tutmaya ihtiyacı olabilir mi?
Ich meine,: Lauren Hutton, ein Supermodel, hat es nötig, einen Gigolo anzuheuern?
Fotoğrafları ile ödül töreni görünüyordu sanki gözyaşlarını tutmaya çalıştı.
Auf den Fotos von der Zeremonie sah er so, als ob Sie versuchte, die Tränen zurückzuhalten.
Odanızı sessiz tutmaya çalışın.
Versuche die Stille im Raum zu bewahren.
Beni burada tutmaya hakkınız yok.
Sie haben absolut kein Recht, mich hier festzuhalten.
Paradoks gibi gelebilir ama bizi birlikte tutmaya çalışıyorum.
Das mag jetzt paradox klingen, aber ich versuche, uns zusammenzuhalten.
İşler yoluna girene kadar sizi tutmaya gücüm yetmez.
Ich kann es mir nicht leisten, euch zu behalten, bis es besser geht.
Miller Octaviayı canlı tutmaya yardım etti.
Miller half Octavia am Leben zu halten.
Bu, alanı serin ve kuru tutmaya yardımcı olabilir.
Dies kann dazu beitragen, dass der Bereich kühl und trocken bleibt.
Sonuçlar: 750, Zaman: 0.0817

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca