TUTUKLU - Almanca'ya çeviri

Gefangene
mahkumlar
mahkum
tutsak
tutuklu
esirleri
esir
yakalanan
in Haft
gözaltında
hapiste
tutuklu
cezaevinde
hapsediliyorlar
hapishanede
hapis cezasına çarptırılmıştı
Häftlinge
mahkûm
tutuklu
mahkumu
tutsak
inhaftierten
hapsedildi
tutuklandı
gözaltına
hapiste
tutuklu kaldı
verhaftet
tutuklamak
tutuklarım
tutuklayacak mısın
yakalarız
inhaftiert
hapsedildi
tutuklandı
gözaltına
hapiste
tutuklu kaldı
verhafteten
tutuklandı
tutukladı
gözaltına alındı
yakalandı
gözaltına
tutuklayın bu
in Gewahrsam
gözaltına
göz altına
tutuklandı
gözetim altına
nezarete
in Untersuchungshaft
gözaltında
tutuklu bulunuyor
hapiste
unter Arrest
tutukluyorum
tutuklandı

Tutuklu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Tutuklu ile 2 asker hayatını kaybetmiş.
Gefangene und zwei Soldaten verloren dabei ihr Leben.
Gazetecilerin tutuklu olmadığı bir Türkiye bekliyoruz.''.
Wir wollen eine Türkei, in der Journalisten nicht inhaftiert sind.“.
Tutuklu işçilerin ve sendikacıların serbest bırakılması için yapılan eylemler de sonuç getirmedi.
Die Aktionen für die Freilassung der verhafteten Arbeiter und Gewerkschafter blieben ergebnislos.
Birçok tutuklu yaralanmıştır.
Zahlreiche Häftlinge wurden verletzt.
Ama o zamana kadar tutuklu kalacaksın.
Aber bis dahin bleibt Ihr in Gewahrsam.
Adolf Eichmann İsrailde zaten tutuklu.
Adolf Eichmann ist bereits in Israel in Haft.
Bir saat içinde tutuklu bir sanık buraya nakledilecek.
In einer Stunde wird ein Angeklagter in Untersuchungshaft hierher verlegt.
Tutuklu değilsin.
Also nicht verhaftet.
Medya Erdoğanın tutuklu gazetecilerle ilgili sözlerini tartışıyor.
Macron spricht mit Erdogan über inhaftierten Journalisten›.
Tutuklu ve Kız.
Der Gefangene und das Mädchen.
Tutuklu gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler.
Mit den verhafteten Journalisten, Akademikern, Politikern.
Tutuklu aktivist Türkiyede.
Aktivist in Türkei inhaftiert.
Dört tutuklu daha vardı.
Da waren noch vier Häftlinge.
Çünkü müvekkilimizin çoktan tutuklu olduğuna inanıyorlardı.
Weil er glaubte, dass unser Mandant bereits in Haft war.
Hayır, tutuklu değildim!
Nein, ich war nicht in Gewahrsam!
Belirtmek istiyorum, tutuklu değilsin ama gözlem altıdasın.
Ich möchte vorwegschicken, Sie stehen nicht unter Arrest.
Tutuklu değilsem niye buradayım? Onu açayım?
Also nicht verhaftet. Warum bin ich dann hier?
Türkiye ve tüm dünyada tutuklu bulanan halkın avukatlarına özgürlük istiyoruz.
Wir wollen Freiheit für die Anwälte der in der Türkei und auf der ganzen Welt inhaftierten Revolutionäre.
En son siyasi tutuklu 1991de adadan ayrıldı.
Verließ der letzte politische Gefangene die Insel.
Eşi de tutuklu olduğu için, hapse 2,5 yaşındaki oğluyla birlikte gitti.
Da auch ihr Mann inhaftiert war, ging sie mit ihrem zweieinhalbjährigen Sohn ins Gefängnis.
Sonuçlar: 451, Zaman: 0.0685

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca